MAHKEMESİ :Asliye Hukuk İş Mahkemesi Davacı murisinin, davalılardan işverene ait işyerinde geçen sigortalı çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davacı ve davalılardan Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. K A R A RDosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının tüm, davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, Davacı, murisi... 1.5.2004-9.6.2009 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde hizmet akdine dayalı çalışmalarının tespitini talep etmiş, 21.1.2004 tarihli ıslah dilekçesi ile de talebini 7.4.2004-1.7.2009 tarihleri arasındaki süreye ilişkin olarak ıslah etmiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile, davacının davalı işyerinde 7.4.2004-7.4.2005, 1.4.2009-1.7.2009 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının murisi adına düzenlenmiş işe giriş bildirgesi ve Kuruma bildirilen çalışmalarının bulunmadığı, nizalı dönemde davacının murisinin 7.4.2004 tarihinden itibaren 1 yıllığına ve 1.4.2009-1.7.2009 tarihleri arasında bekçi olarak görevlendirildiğine ilişkin Kaymakamlık onay yazılarının mevcut olduğu, tanık dinlenildiği ancak tanıkların çalışmanın süresine ilişkin net beyanlarının olmadığı anlaşılmaktadır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır." hükmünü içermektedir. Madde hükmünden yazılı hak düşürücü sürenin, yönetmelikte belirtilen belgeleri işveren tarafından Kuruma verilmeyen sigortalıları kapsamakta olduğu, işe giriş bildirgesi verilmiş sigortalılar yönünden hak düşürücü sürenin işlemeyeceği anlaşılmaktadır. Yargıtay HGK'nun 03.03.2004 tarih 2004/21-139 Esas-117 Karar ve 05.02.2003 tarih 2003/10-7 Esas-53 Karar sayılı ilamları da bu yönlere işaret etmektedir. İşverenin, sigortalılara ilişkin hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği Kanunun 79/1. maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde, işverence Kuruma verilecek belgeler; işe giriş bildirgesi, aylık sigorta primleri bildirgesi, dönem bordrosu ve diğerleri şeklinde sıralanmıştır. Bu belgelerden birisinin dahi Kuruma verilmiş olması veya Kurumca fiilen ya da kayden sigortalı çalışma olgusunun tespiti halinde hak düşürücü süreden söz edilemeyecektir. Kesintili çalışmanın varlığı halinde ise, kesintinin öncesi ve sonrasında oluşacak her çalışma devresi için dava koşullarının varlığı yukarıda belirtilen olgular dikkate alınarak belirlenecektir. Ancak, davacı çalışmasının kesintisiz olarak devam ettiğini iddia ettiğinden çalışmanın kesintisiz olduğu kanıtlanırsa, hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemeyeceğinden işin esasına girip tüm delilleri değerlendirerek bir sonuca ulaşmak gerekmektedir. Somut olayda, davacının murisinin kabul edilen dönemlerde çalışması yazılı belgeler uyarınca sabit ise de; 2005 yılından ssonra 2009 yılına kadar davalı işyerinde çalışması olmayıp, davacının çalışmaları kesintiye uğramış olup, her çalışma devresi için hak düşürücü sürenin değerlendirilmesi gerekecektir. Davacı davasını 28.5.2012 tarihinde açmıştır. O halde davacı murisinin 7.4.2004-7.4.2005 tarihleri arasındaki çalışmaları bakımından hak düşürücü süre geçmiştir. Mahkemece 7.4.2004-7.4.2005 tarihleri arasındaki çalışmalarını da kabul edecek şekilde hükümde yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. Kabule göre de; dava, davacı murisinin davalı işyerinde geçen çalışmalarının tespiti istemine ilişkin olup, hükmün davacı adına kurulması ve dava kısmen kabul edilmiş olmasına rağmen davalı vekili lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi hatalı olmuştur. Yapılacak iş, davacının murisinin 7.4.2004-7.4.2005 tarihleri arasındaki çalışmalarının hak düşürücü süreye uğradığından reddine, 1.4.2009-1.7.2009 tarihleri arasındaki süre yönünden ise şimdiki gibi kabulüne karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine, 22/04/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.