Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8828 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 1818 - Esas Yıl 2006





Davacı, 02.07.2003 tarihinden itibaren sağlık yardımlarından yararlanarak yaşlılık aylığı şartlarını yerine getirdiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen, raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Davacı, 01.10.1972-31.12.1996 tarihleri arasında primlerini 4247 sayılı Yasa'ya göre ödediğinden, kesintisiz olarak 1479 sayılı Yasa'ya tabi Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitini istemiştir.Mahkemece, Bağ-Kur sigortalısı olmayanların 4247 sayılı Yasa'ya göre aftan faydalanamayacakları gerekçesi ile isteğinin reddine karar verilmiş ise de, bu sonuç usul ve yasaya uygun değildir.Davacının 01.10.1972-01.02.1978 ve 31.05.1978-31.12.1983 tarihleri arasından itibaren meslek kuruluşu ve vergi kaydına dayanılarak zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olduğu, zorunlu sigortalılığının vergi kaydının silindiği 31.12.1983 tarihine kadar devam ettiği, bu tarihten sonra ise vergi, meslek kuruluşu ve Esnaf ve Sanatkar Sicili kaydının bulunmadığı, başka bir anlatımla, zorunlu sigortalılık koşullarını yitirdiği anlaşılmaktadır.Gerçekten; davanın yasal dayanağı 1479 sayılı Yasa'nın olay tarihinde yürürlükte bulunan 25/a maddesi olup, gelir vergisi mükellefiyetini gerektiren faaliyetin sona ermesi durumunda, zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı sona erer. Davacının Esnaf ve Sanatkar Sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarında üye kaydı da bulunmadığından, Yasa'nın 25/b maddesine göre de sigortalı sayılması mümkün değildir.Ancak, davacının önceden Bağ-Kur'a tescili bulunduğundan, Kurumca hiçbir araştırma yapılmaksızın davacı tarafından 4247 sayılı Yasa'ya göre yapılan başvuru kabul edilmiş ve davacı zorunlu sigortalı sayılarak 31.12.1996 tarihine kadar olan prim borçları kuruma ödenmiş ve Kurum tarafından da kabul edilerek uzun süre (7 yıl) kullanılmıştır. Davacıyı kendi hatalı işlemi nedeniyle yıllarca sigortalı sayan Kurumun, davacıya sigortalı olduğu inancını verdikten sonra yaptığı yanlışlığın farkına vararak sigortalılık'süresini indirmesi iyi niyetten uzaktır. Yargıtay HGK'nın 01.10.1997 gün, 1997/10-578 E., 1997/758 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere; davacının, Sosyal Güvenlik Hukuku ilkeleri ve Medeni Kanunun 2. maddesinin uygulanmasının zorunlu bir sonucu olarak primlerin alındığı dönemde zorunlu sigortalı kabul edilmesi gerekir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm- bozulmalıdır.Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 25.09.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.