MAHKEMESİ : Lüleburgaz 1. Asliye Hukuk (İş)MahkemesiTARİHİ : 04/06/2007NUMARASI : 2006/166-2007/353Davacı, eşinin ölümü ile sonuçlanan olayın iş kazası olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Dava, davacının eşinin ölümü ile sonuçlanan zararlandırıcı olayın iş kazası olduğunun tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.506 sayılı Yasa'nın 27. ve müteakip maddelerinde işverenin iş kazasını en geç iki gün içinde Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirmekle yükümlü olduğu, haber verme kağıdındaki bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında gerekirse Kurum’ca soruşturma yapılabileceği ve varılan sonucun en geç üç ay içinde ilgililere yazı ile bildirileceği, ilgililerce yetkili mahkemeye başvurularak Kurum kararına itiraz olunabileceği, itiraz halinde Kurum kararının ancak mahkeme kararının kesinleşmesi ile kesin hale geleceği bildirilmiştir. Olayın iş kazası sayılması gerektiğinin tespitine ilişkin davanın asıl amacı, 506 sayılı Yasa gereğince sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanmasının teminine yöneliktir. Ancak gelir bağlanmasa bile sigortalının tedavi gideri gibi başka sigorta kollarından yardım talebinde bulunma olasılığı da vardır. Diğer yandan bir sosyal sigorta olayının iş kazası sayılıp sayılmaması işverenin dahi hak alanını ilgilendirir. Zira işveren kusurlu ve de olayda iş kazası ise, kurum bağladığı gelirin peşin değerini işverenden isteyebilecektir.Dava konusu olan hukuki ilişki birden fazla kişi arasında ortak olup da, bu hukuki ilişki hakkında mahkemece bütün ilgililer için aynı şekilde ve tek bir karar verilmesi gereken hallerde, dava arkadaşlığı maddi bakımdan zorunludur. Burada dava arkadaşları arasındaki hukuki ilişki son sıkı olup Mahkeme, mecburi dava arkadaşlarının hepsi hakkında aynı ve bir tek karar verir. İş kazasının tespit istemine ilişkin dava sonucunda mahkemece verilecek hüküm gerek işverenin gerekse Sosyal Sigortalar Kurumunun hak alanını etkileyeceğinden işveren ile Sosyal Sigortalar kurumu arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Davalılar arasında (pasif) mecburi dava arkadaşlığı bulunması halinde, davacı bütün davalılara karşı birlikte dava açmak zorundadır. Dava bütün mecburi dava arkadaşlarına karşı değil de bunlardan birine veya bir kaçına karşı açılmış ise bu halde, dava sıfat yokluğundan reddedilemez. Mahkemenin, davayı diğer mecburi dava arkadaşlarına da teşmil etmesi için davacıya bir süre vermesi, davacı bu süre içinde davayı diğer mecburi dava arkadaşlarına da teşmil ederse davaya devam etmesi gerekir. Davanın teşmili müessesesi uygulamada " dahili davalı " olarak nitelendirmekte olup, davayı teşmil eden davacının bu işlem için ayrı bir başvuru harcı ödemesi gerekir. Gerekli harç ödenmez ise mahkeme davacının davanın teşmili talebini inceleme konusu yapılamaz ve davanın teşmil edildiği kişi ihbar olunan üçüncü kişi olarak kabul edilir, aleyhine hüküm kurulamaz. Somut olayda husumet yalnızca davalı işverene yöneltilmiş ve S.S.K. Başkanlığının taraf olmadığı bu davada yargılamaya devam olunarak sonuca gidilmiştir. Yapılacak iş; olayla ilgili Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından yapılmış bir tahkikat varsa buna ait belgelerin getirtilmesi, Kurumca yapılmış bir tahkikat bulunmadığı takdirde, olaydan Sosyal Sigortalar Kurumu.'nun haberdar edilmediği gözetilerek öncelikle davacıya iş kazasını Sosyal Sigortalar Kurumuna ihbar etmesi için önel vermek, olayın Sosyal Sigortalar Kurumunca iş kazası olarak kabul edilmesi halinde bu davanın konusu kalmayacağından karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek davayı sonuçlandırmak, Sosyal Sigortalar Kurumunca olayın iş kazası olduğunun kabul edilmemesi halinde davacıya davayı S.S.K. Başkanlığına yöntemince teşmil etmesi için önel verip, Kurumun delilleri toplandıktan sonra çıkacak sonuca göre karar vermektir.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin diğer itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 09.06.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.