Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8737 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 11350 - Esas Yıl 2006





Davacı, 1.5.2004-1.12.2004 tarihleri arası ödenen yaşlılık aylıklarının geri ödenmesine devir Kurum işleminin iptaline, SSK.ca bağlanan yaşlılık aylığının 1.5.2004 tarihinden itibaren ödenmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava, davacının kesilen yaşlılık aylığının kesildiği 1.5.2004 tarihinden itibaren aynen ödenmesi gerektiğinin ve davacının davalı, Kuruma ödenen yaşlılık aylıkları nedeniyle 5.304.45 YTL borçlu bulunmadığının tesbiti ile aksi yöndeki davalı Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de bu sonuç dosya içeriğine usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Davacının emekli olduktan sonrada 31.05.2004 tarihine kadar tüm sigorta kollarına tabi çalışmaya devam ettiği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.Sorunun çözümü yönünde, öncelikle, 506 sayılı Yasa kapsamında yaşlılık aylığı alan sigortalıların yeniden çalışmaları durumunda uygulanacak 63. maddenin kapsam ve geçirdiği evrelerin belirlenmesinde yarar olacaktır. Gerçekten, 506 sayılı Yasa sistemi, 29.4.1986 günlü 3279 sayılı Yasa ile değiştirilen 63.madenin getirdiği düzenlemeden önce, Kurumdan yaşlılık aylığına hak kazanan ve aylık almakta olanların, aylıkların kesilmeden çalışmalarına imkan tanınmamaktaydı. Kısaca, Kurumdan yaşlılık aylığı alanlar ya aylıklarını veya çalışmayı tercih edecekler, iki durumu bir arada sürdüremeyeceklerdi. Ne var ki, bu durum, T.C. Emekli Sandığı iştirakçileri ve Bağ-Kur sigortalıları açısından, 506 sayılı Yasa kapsamında bulunanlar aleyhine haksız bir uygulama ortaya çıkarmış, aynı durumda bulunan, T.C. Emekli Sandığı iştirakçisi ile Bağ-Kur sigortalısı, hem yaşlılık aylıklarını alıp, hemde bu aylıklar kesilmeden çalışma imkanına sahipken 506 sayılı Yasa kapsamında olanlar bu imkandan yoksun kılınmışlardı. İşte yasa koyucu bu eşitsizliği gidermek amacıyla, yukarıda sözü edilen Yasa değişikliğini kabul etmiş ve 63. maddeyi yeniden düzenleyerek 506 sayılı yasaya göre yaşlılık aylığı alanlara, aylıkların kesilmeden çalışma imkanı sağlamıştır. (TBMM 17. Dönem çalışmaları S. Sayısı 432. S.17 ). Yeni düzenlemeye göre; yaşlılık aylığı alanların yeniden çalışmaya başlamak istemeleri durumunda, kendilerine alternatifli bir sistem getirilmiştir. Yaşlılık aylığı alan; bu sistemlerden birini tercih ederek çalışmasını sürdürebilecektir. Sözü edilen 63. maddenin ( A) bendinde gösterilen birinci sistemde, yeniden çalışmaya başlayan sigortalı yaşlılık aylığını kestirecek ve normal sigortalı gibi çalışmasının sürdürecektir. Bu durumda kendisinden 78. maddede belirtilen kazançlar toplamından 73. maddeye göre prim kesilecek ve sonuçta sigortalı, çalışmasını sona erdirdiğinde, kesilen prim ve çalışma süresi gözönünde tutularak kendisine son durumuna göre yaşlılık aylığı bağlanabilecektir. Böylece sigortalı, kendisine önceden bağlanan yaşlılık aylığının gösterge ve oranını arttırma imkanına sahip kılınmış, önceden mümkün olmayan bir hakka kavuşmuştur. Sözü edilen maddenin ( B ) bendinde belirlenen ikinci durumda ise, yaşlılık aylığı almakta olan kişi yeniden çalışmaya başladığında; aylığını almaya devam edecek Sosyal Güvenlik Destek primi adı altında, %6 yaşlılık aylığı alandan %18'i işverenden alınmak koşuluyla toplam %24 oranında bir katkı payı ödeyecektir. Görüldüğü üzere; yaşlılık aylığı alan kişiye yasa bir tercih hakkı getirmiştir. Hangi sistemi, tercih edeceğini aylık sahibi kendisi belirleyecek ve durumunu ortaya koyacaktır. Kişi, açıkça iradesini ortaya koymadan aylığı kesilmeyecektir. Esasen yasal koşulların gerçekleşmesi sonucu yaşlılık sigortası kolundan aylığa hak kazanan kişinin aylığını keserek ortada bırakmak hem Sosyal Güvenlik ilkesine hem de onun alt yapısını oluşturan Sosyal Sigorta sistemine aykırı olur ve kişiye sağlanan yasal imkanını da işlemez hale getirir. Dava konusu olayda davacı yaşlılık aylığı bağlandıktan sonra aynı iş yerinde sigortalı olarak 30 gün daha çalışmış ve bu çalışması karşılığı prim tahakkuk ettirilmiştir. Davacı %24 oranında sosyal güvenlik destek primi ödeyeceği yerde bu miktarın çok üzerinde 73. maddeye göre prim ödemiştir. Yine olayda kaçak işçi çalıştırmak ve prim kaybına yol açmak gibi bir durumda söz konusu değilken sırf sigortalı olarak çalışmaya devam ettiği gerekçesi ile davacının yaşlılık aylığının kesilmesi ve aylarca aylıktan yoksun bırakılması yasaya ve adalete uygun düşmez. O nedenle davanın kabulü yerine reddine karar verilmesi doğru değildir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 28.05.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.