Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 8701 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 11201 - Esas Yıl 2006
MAHKEMESİ: Kahramanmaraş 1. Asliye Hukuk(İş) MahkemesiTARİHİ: 20/04/2006NUMARASI: 515-242 Davacı, davalı işveren nezdinde 01.07.2003-01.062004 tarihleri arası çalıştığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava; davacılar murisinin davalı işverene ait makine tamir işyerinde 01.07.2003 ila 01.06 2004 tarihleri arasında marangoz olarak çalıştığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davacılar murisinin davalı işyerindeki çalışmasının davacının imzasının taşıyan 16.10.2004 tarihli işe giriş bildirgesiyle kuruma bildirildiğini, bu tarihten önceki çalışmanın eşdeğerdeki bir belge ile kanıtlanması gerektiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı tarafça temyiz edilmiştir. Davalı işyerinin dava konusu d??nemde faal olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, davacının davalıya ait işyerinde dava dilekçesinde belirtilen sürelerde hizmet akdine dayalı olarak sürekli olarak çalışıp çalışmadığı noktasındadır.Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesinde, bu tür hizmet tespit davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında; resmi belge veya yazılı delillerin bulunması, sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması, salt, bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması, inandırıcı olmaları koşuluyla, Kuruma bildirilen dönem bordroları tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken işverenler tarafından Kuruma bildirilen komşu işyerleri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kimi diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Mahkemenin bu tür davaların kişilerin sosyal güvenliğine ilişkin olması ve kamu düzenini ilgilendirdiği göz önünde tutarak gerektiğinde, doğrudan soruşturmayı genişletmek ve olabildiğince delilleri toplayıp bunları birlikte değerlendirmek suretiyle olumlu veya olumsuz bir sonuca gitmesi gerekir. Maddi olayda; davacılar murisinin önceki tarihlerde de bu işyerinde çalıştığı, ancak ihtilaf konusu dönemin davalı Kuruma bildirilmediği, dava konusu dönemde murisin başka bir işyerinden bildirilmiş 506 sayılı yasa kapsamında çalışmasının olmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan davalı işyerinde çalıştıkları taraflar arasında ihtilaflı olmayan tanıklar ile zabıta araştırması sonunda isimleri belirlenerek mahkemece resen dinlenen tanıkların yeminli anlatımları ile dava konusu dönemde davacılar murisinin davalı işyerindeki çalışma olgusunu doğruladıkları görülmektedir. Hal böyle olunca davanın kabulü yerine reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.Mahkemece bu maddi ve hukuku olgulara aykırı biçimde ve özellikle davanın kabulü yerine, yalnızca resmi belge olmadığından bahisle istemin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz istemi kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 28.05.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.