Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 863 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 19819 - Esas Yıl 2015





.Davacılar murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme bozma üzerine ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.K A R A R1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici sebeplere ve temyiz sebeplerine göre davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine.2-Dava, 14.08.2005 tarihinde geçirdiği iş kazasında vefat eden sigortalının anne, baba ve kardeşlerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.Mahkemece, asıl ve birleşen davada davacı .... yararına 6.845,90 TL maddi tazminatın iş kazasının gerçekleştiği 14.08.2005 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine ilişkin kısım bozma kapsamı dışında kalıp kesinleştiğinden, bu kısım hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına, yine birleşen davada manevi tazminat istemine ilişkin kısımlar bozma kapsamı dışında kalıp kesinleştiğinden bu kısımlar hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Dosya kapsamından Mahkemece verilen 18.12.2013 gün, ....... numaralı bir önceki kararının Dairemizin 26.01.2015 gün .... K. sayılı ilamı ile bozulduğu, ilgili bozma ilamında özetle "Mahkemece davacı anne lehine 6.845,90TL maddi tazminatın hüküm altına alındığı 16.06.2010 tarihli ilk kararın temyiz nedenleri arasında maddi tazminatın miktarına dair açık bir davacı yan temyizinin bulunmamasına göre bu noktada davalı .Şti.yararına oluşan usuli kazanılmış hak durumu dikkate alınmaksızın 18.12.2013 tarihli ikinci kararda davacı anne ... yararına ilk kararda hüküm altına alınandan daha fazla maddi tazminata karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu" değerlendirmesinin yapıldığı ve Yerel Mahkemece bozmaya uyduğu anlaşılmaktadır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 6.3.2002 gün ve 1/119-135 sayılı kararında da belirtildiği üzere; bozma kararına uyması ile Mahkemenin bozma kararı doğrultusunda işlem yapma yükümlüğü doğar. Bu ilke Usul Kanunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeni ile ilgilidir. Yargıtayın bozma kararına uymuş olan Mahkemenin, bozma gereğince değerlendirme yaparak yeni hükmünü tesis etme zorunluluğu vardır.Bunun yanında 6100 sayılı H.M.K'nın 297/2 maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin ,taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.” hükmü düzenlenmiştir. Bu kapsamda mahkemelerce verilen kararlar açık ayrıca infaza elverişli mahiyette olmalıdır.Bu açıklamalardan olarak Yerel Mahkeme her ne kadar Dairemizin yukarıda esas-karar numarası verilen Bozma ilamına uymuşsa da maddi tazminat davası bakımından uyduğu bozma ilamına uygun bir karar ihdas etmemiştir. Şöyle ki Dairemizin bir önceki bozma ilamında özetle "maddi tazminat davasında davalı.....Şti. lehine oluşan usuli kazanılmış hak durumunun karar yerinde gözetilmeyerek davacı anne G.. E.. yararına 16.06.2010 tarihli ilk kararda hüküm altına alınan 6.845,90-TL'yi aşar şekilde maddi tazminata karar verilmesinin hatalı olduğu, kaldı ki bozma sonrası ıslaha değer verilemeyeceği" değerlendirmesi yapılmıştır. Buna göre Mahkemenin davacı annenin maddi tazminat talebi bakımından; "Asıl ve birleşen davada davacı G.. E.. yararına 6.845,90-TL maddi tazminatın iş kazasının gerçekleştiği 14.08.2005 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine ilişkin kısım bozma kapsamı dışında kalıp kesinleştiğinden bu kısım hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına" dair bir hükmü içeren son kararının Dairemiz bozma ilamına uygun nitelikte bir karar olmadığı gibi böylesi bir kararın infazda tereddüt doğuracağı da ortadadır. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.Yapılması gereken iş; davacı annenin maddi tazminat talebi bakımından davalılardan Şti. lehine oluşan usuli kazanılmış hak durumu ile bozma sonrası ıslaha değer verilemeyeceğinin karar yerinde gözetildiği " davacı G.. E..'nin daha fazla maddi zararı hesaplanmışsa da bozma sonrası ıslah yapılamasının usulen mümükün bulunmaması nedeniyle davacının ıslahen artırılan maddi tazminat isteminin reddine, asıl ve birleşen davalar bir arada değerlendirildiğinde davacı talebi ile bağlı kalınarak ve davalı Ltd.Şti. lehine oluşan usuli kazanılmış hak durumu da gözetilerek 6.845,90-TL maddi tazminatın iş kazası tarihi olan 14.08.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı G.. E..’ye ödenmesine, davacı G.. E..'nin davalı K.. M..(H.. K..) den talep edebileceği fazlaya ilişkin hakkının saklı tututmasına " şeklinde karar vermekten ibarettir.O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine 01.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.