Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8627 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 10619 - Esas Yıl 2006





MAHKEMESİ: Tarsus İş MahkemesiTARİHİ: 07/04/2006NUMARASI: 146-91Davacı, emekliliğe hak kazandığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava, davacının davalı kurum SSK’dan almakta olduğu yaşlılık aylığının iptali işleminin iptal edilerek emekliliğine hak kazandığının tespiti işlemine ilişkindir.Mahkemece istemin reddine karar verilmiştirDosyadaki bilgi ve belgelerden davacının, 1264 gün 506 sayılı Yasa’ya tabi hizmeti, 1705 gün 1479 sayılı Yasa’ya tabi hizmeti, 720 gün askerlik borçlanması ve 1380 gün isteğe bağlı sigortalılık hizmet birleştirmesi ile, SSK’dan 09.09.1996 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı aldığı, dahili davalı Bağ-Kur’un yaptırdığı teftiş sonucunda davacının 1479 sayılı Yasa’ya göre sigortalılığına esas alınan A. A. A. Ve S. O. Kaydının sahte olduğunun anlaşılması üzerine Bağ-Kur’a giriş bildirgesinin ve hizmetlerinin iptal edilip 20.05.2003 tarihinde SSK’na bildirilmesi üzerine, SSK’ca davacının geçerli Bağ-Kur sigortalılık hizmetleri olmadan yaşlılık aylığı almaya hak kazanamayacağından, 03.11.2003 tarihinde başlangıç tarihi itibariyle almakta olduğu yaşlılık aylığının iptal edildiği, ayrıca yürütülen adli soruşturma sonucunda müştekisi Bağ-Kur Genel Müdürlüğü, sanıklarının da aralarında davacının da bulunduğu 131 sanık hakkında Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2003/182 Esas sayılı dosyasında resmi evrakta sahtecilik,görevi kötüye kullanmak ve kamu kurumunu zarara uğratmak suçlarından açılan kamu davasının derdest olduğu, davacının A. A. A.ve S. O. kaydının sahte olduğunun müfettiş soruşturması sonucunda anlaşıldığı, motorsuz taşıt belgesine sahip olduğu, esnaf ve sanatkarlar odası kaydının bulunmadığı görülmektedir. Bir kimse kendi kusuru olmaksızın sosyal güvenliğe sahip olduktan sonra, sosyal güvenliğe tabi olmanın koşulları oluşmadığından sözedilerek sosyal güvenceden yoksun bırakılamaz. Kaldı ki davalı Kurumun uzunca süre davacının ödediği pirmleri kullanıp davacıya sosyal güvenlik yönünden ümüt verdikten sonra, sigortalılığı iptal etmeside Medeni Kanunun 2. maddesinde öngörülen afaki iyiniyet kuralı ile bağdaşmayacaktır. Ancak oda kaydındaki usulsüzlüğün davacının katılımı ile yapılmış olması halinde hiç kimse kendi kusurundan yararlanamayacağına ilişkin genel hukuk kuralı gereğince davacının usulsüz oda kaydına dayanarak hak elde etmeside mümkün değildir.Uyuşmazlığın çözümü için davacının oda kaydının usulsuz oluşturulmasında katılımının bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Görülmekte olan Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ceza davasında Kurumun zararına sebep olduğu iddia edilen davacı hakkında sahte olarak düzenlenmiş resmi belge ile hizmet elde etmek suçunun sübutu ve davanın mahkumiyetle sonuçlanması durumunda, davacının kötü niyetinin kanıtlanmış olacağı ve bu halde sosyal güvenlik durumunun doğrudan etkileneceği hususları gözetilmemiştir. Gerçekten Borçlar Yasası’nın 53. maddesine göre hukuk hakimi kusur olup olmadığına karar vermek için ceza hukukunun sorumluluğa dair hükümleri ile bağlı değildir. Ancak ceza mahkemesinin mahkumiyet kararındaki fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağını saptayan maddi olaya ilişkin kabul, hukuk hakimini de bağlar. Yapılacak iş; davacı hakkındaki ceza davasının neticesi beklenerek bu hususun bekletici (ön) mesele yapılmak suretiyle sonucuna göre karar vermekten ibarettir.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin diğer itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 25.05.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.