Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 8605 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 10243 - Esas Yıl 2006
Mahkemesi : Adana 1. İş MahkemesiTarih : 27.4.2006No : 581-494 Davacı, şirketin prim borçlarından dolayı icra takiplerinin iptaline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,2-Davacı, şahsı adına işlem gören işyerinin ve kurucu ortağı olduğu Ö. Ltd.Şti’nin prim borçlarından dolayı yapılan 1995/6443,6174,6315 ve 6270; 1996/1900; 1998/4402, 4405,4406 ve 2000/4587 esas sayılı icra takipleri nedeniyle haczedilen oturduğu evinin haczedilemeyeceğini ileri sürerek haczin kaldırılmasını ve ödeme emirlerinin iptalini istemiştir.Mahkemece davanın esastan reddine karar verilmiş ise de, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile varılan sonuç doğru görülmemiştir.İşverenin haklı bir neden olmaksızın yasal süresi içinde ödemediği prim borcu nedeniyle özel nitelikteki tüzel kişilerin üst düzey yönetici ve yetkilileri işverenle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. (506 S.Y. Md. 80/13) Kurumun prim alacağı için 6183 sayılı Yasanın 55. maddesi uyarınca düzenlenip tebliğ edilen ödeme emrine karşı borçlu, anılan Yasa'nın 58. maddesi uyarınca 7 gün içinde İş mahkemesine de itiraz davası açabilir. İtiraz davası için öngörülen 7 günlük sürenin hak düşürücü süre niteliğinde olduğu tartışmasızdır. Davayı, tüzel kişilerin üst düzey yönetici ve yetkililerinin işverenle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olmaları nedeniyle esastan reddeden Mehkeme, öncelikle ödeme emirlerinin iptaline ilişkin davanın süresinde açılıp açılmadığını araştırmakla yükümlüdür.Öte yandan davacının dava dilekçesinde anılan icra takipleri nedeniyle haciz uygulanan 185 ada, 13 parsel ve 10 pafta no’lu evinin ailesiyle müşterek evi olduğundan haczedilemeyeceğine ilişkin istemi, takip hukuku anlamında, borçlunun haczedilmezlik iddiasına ilişkindir. 6183 sayılı Yasa’da haczedilmezlik iddiasının belli bir sürede ileri sürüleceğine dair hüküm olmadığı gibi, 6183 sayılı Yasa’da hüküm bulunmayan hallerde İİK’nun ilgili hükümlerinin uygulanacağına dair hüküm de yoktur. Bu nedenle davacının haczedilmezlik iddiasına ilişkin istemi süresindedir. Somut olayda davacının borcu nedeniyle SSK’nca 6183 sayılı Yasa'ya tabi olarak takip başlatılmış, davacının 185 ada, 13 parsel ve 10 pafta no’lu evi üzerine haciz konulması için anılan Yasa'nın 62. maddesi gereğince tapu sicil müdürlüğüne haciz ihbarnamesi gönderilmiş ve Tapu Sicil Müdürlüğünce 11.12.1998 tarihinde haciz konulmuştur. Bu durumda 6183 sayıl Yasa’nın 70. maddesinin 11.bendinde hükme bağlandığı gibi “Borçlunun haline münasip evi ancak evin değeri fazla ise, bedelinden haline münasip bir yer alınabilecek miktarı borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılabileceğinden” Mahkemece, dosyada mevcut 18.6.2004 tarihli bilirkişi kıymet taktir raporu da dikkate alınarak haczedilmezliği iddia olunan 185 ada, 13 parsel ve 10 pafta no’lu evin 6183 sayıl Yasa’nın 70. maddesinin 11.bendinde belirtilen koşullar dahilinde haczedilip haczedilemeyeceğinin, haczedilebilecek mahiyette ise ne kadarının haczedilebileceğinin saptanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.Yapılacak iş, öncelikle ödeme emirlerinin iptaline ilişkin davanın süresinde açılıp açılmadığını araştırmak, süresinde açılmamışsa davayı şimdiki gibi süreden reddetmek; davanın süresinde açılmamış olması nedeniyle reddi halinde ödeme emirlerinin iptali istemi de reddedilmiş olacağından ve ödeme emirleri geçerliliğini koruyacağından ve haczedilmezlik iddiasına ilişkin dava için 6183 sayılı Yasa’da hak düşürücü süre öngörülmediğinden davacının haczedilmezlik iddiasını esastan incelemek; dava süresinde açılmışsa bu taktirde ödeme emirlerinin iptali istemini esastan incelemek ve bu inceleme sonucunda ödeme emirlerinin iptali istemi yerinde değilse bu istemi reddedip haczedilmezlik iddiasının yerinde olup olmadığını yukarıda belirtilen yöntemle araştırmak; ödeme emirlerinin iptali istemi yerinde ise bu taktirde hem ödeme emirlerinin iptali istemini, hem de bu ödeme emirlerine dayanan haczedilmezlik iddiasına dayanan istemi, bu halde haciz geçerliliğini yitirmiş, geçersiz bir icra takibine dayanmış olduğundan kabul etmekten ibarettir. Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şeklide hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 24.5.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.