Mahkemesi : Bakırköy 1.İş MahkemesiTarih : 13.11.2006No : 560-1721Davacı iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-Hakimin son oturumda tutanağa yazdırıp tefhim ettiği karar esas karar olup, sonradan yazılan gerekçeli kararın bu karara aykırı olmaması gerekir. Oysa, tefhim edilen kısa kararda davalılar “müştereken ve müteselsilen” sorumlu tutuldukları halde gerekçeli kararda hangi davalının tazminattan sorumlu olduğu açıklanmaksızın tazminatın “davalıdan tahsiline” karar verildiği böylece, kısa karara aykırı olarak gerekçeli karar oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Bu şekilde verilen karar HUMK’nun 381 ve 388.maddelerine aykırı olup yok hükmündedir. Öte yandan konuyla ilgili 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bu aykırılığın giderilmesi suretiyle gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gereği açıktır.3-Zararlandırıcı olaya maruz kalan işçi, olay günü işyerinde, hallaç makinesinin bakımını yaparken montunun kolunu dişliye kaptırarak sağ kolu dirsek üstünden yaralanmış ve %82 oranında sürekli işgöremezliğe uğramıştır. İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve işgüvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanununun 73.maddesinin açık buyruğudur. 20.3.2006 günlü bilirkişi raporunda; işveren T. T. San. Ve Tic.A.Ş’nin %80, kazalı işçinin ise % 20 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş olmasına karşın davalı Z.T. ’ün olayda sorumluluğunun bulunup bulunmadığı değerlendirilmemiştir.Ceza Mahkemesinde dava mahkumiyetle sonuçlanmamış ve bu alanda Hukuk Mahkemesini bağlayıcı ve kesin yargı durumunu alan bir durum oluşmamıştır. Mahkemece hükme dayanak alınan kusur bilirkişi raporunda işverenin İş Kanunu ve iş mevzuatının gösterdiği biçimde kusuru saptanıp işçi sağlığı ve iş güvenliği yönünden yapması gereken eylemler belirlendikten sonra ayrıca kişisel kusur ve sorumluluk açıkça ortaya konmadan kusur dağılımı yapılamaz. Bu gibi durumlarda, işveren dışındaki kişileryönünden bu kişilerin, açık ve somut olarak iş mevzuatına aykırı ve kişisel kusurları ortaya konmadan sorumluluklarına gidilemez. Davalılardan şirket yetkilisi Z.T. ’ün sorumluluğunun, kabulü için gerekli koşulların olayda gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılıp bilirkişilerden ek rapor alınarak ortaya konmadan tazminat ile sorumlu tutulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine 24.05.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.