Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8277 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 20422 - Esas Yıl 2006





MAHKEMESİ: Siirt Asliye Hukuk (İş)MahkemesiTARİHİ: 19/10/2006NUMARASI: 279-419Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manvi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava, davacıların murisi ve yakını olan M.Ş.Ş.’in iş kazası sonucu vefatı nedeniyle uğradıklarını iddia ettikleri maddi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, davalılardan T. Müessese Müdürlüğü hakkındaki davanın olayda asıl işveren olmadığı gerekçesiyle reddine, diğer davalı R. Müh.İnş.Ltd.Şti hakkındaki davanın ilamda belirtildiği şekilde kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden S. Ili E. ç. Köyünün ENH ve kök binası işini T. S. Müessese Müdürlüğünden ihale ile üstlenen davalı R. Müh.İnş.Ltd.Şti’nin işçisi olan sigortalının arkadaşlarıyla birlikte kafes direğini açılan çukura oturtup arkadaşları taş getirmek üzere ayrılınca iki arkadaş direği tutarlarken direk yan yatarak yakından geçen yüksek gerilim enerji nakil hattı ile temas etmesi sonucunda elektrik akımına kapılarak öldüğü, hükme dayanak alınan 8.6.2005 tarihli kusur raporunda davalı T. S. Elektrik Dağıtım Müessese Müdürlüğünün S. Ili E. Ç. Köyünün İlçesi ENH ve kök binası işini 19.11.2002 tarihinde R. Müh.İnş.Ltd.Şti’ne ihale ettiği ve ihale makamı olduğu için işveren sıfatı taşıması nedeniyle sorumlu bulunmadığı, ayrıca olay günü çalışma nedeniyle enerji hattını kesmesi için başvurulmamış olması nedeniyle Tedaş'a kusur da izafe edilemeyeceği bildirilmiştir. Borçlar Kanununun 58/1. maddesi gereğince bir bina veya imal olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazasındaki kusurundan dolayı mesul olur. Elektrik tesisleri de bu madde hükmünde geçen bir yapı, eser niteliğindedir. Somut olayda hükme esas alınan 8.6.2005 tarihli kusur raporunda bilirkişilerce, yüksek gerilim hattının alçak gerilim hattı üzerinde nizami mesafede tesis edilip edilmediği konusunda bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığı görülmektedir. Öte yandan Borçlar Kanununun 55. maddesi gereğince “Başkalarını istihdam eden kimse, maiyetinde istihdam ettiği kimselerin ve amelesinin hizmetlerini ifa ettikleri esnada yaptıkları zarardan sorumludur.” Yine 27.3.1957 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’na göre; Borçlar Kanunu’nun 55.maddesi gereğince adam kullananın sorumlu tutulabilmesi için, kendisinin kusuru şart olmadığı gibi, kullandığı adamın dahi kusuru kanuni şartlardan değildir.Bu noktada, Borçlar Kanunu’nun 55.maddesinde düzenlenen “adam çalıştıranın sorumluluğu” için somut olayda “adam çalıştırma ilişki” ile “çalıştırılanın hizmetini yerine getirirken hukuka aykırı bir eylemle zarar vermesi” unsurlarının gerçekleşmesi zorunludur. Adam çalıştırma ilişkisinden sözedilebilmesi için ;bir kimsenin kendisine bağımlı durumda olan başka bir kişinin hizmetinden , kendi amaçları için yararlanması söz konusu olmalıdır. Başkasının hizmetinden yararlanma , çoğu zaman bir hizmet sözleşmesine dayanır. Adam çalıştırma ilişkisi için çalıştırılanın, çalıştıranın buyruğu altında olması, onun gözetiminde işi yapması ve onun talimatıyla bağlı bulunması gerekir. Ne var ki yüklenici iş sahibinin gözetimi altında ve onun talimatına uyarak çalışıyorsa, bu durumda Borçlar Kanunu’nun 55. maddesi anlamında “çalıştırılan “ niteliğini taşıdığı her türlü duraksamadan uzaktır. Davaya konu olayda T. S.Müessese Müdürlüğü S.ili E. ç. Köyünün ENH ve kök binası işini R. Müh.İnş.Ltd.Şti ‘ne ihale etmiş, yüklenici bu işi yerine getirirken davacı iş kazası geçirerek vefat etmiştir. Dosyada bulunan sözleşmenin bir bütün olarak değerlendirilmesinde, zarara neden olan iş yüklenici tarafından ifa edilmekte ise de işin davalı T. S. Müessese Müdürlüğü’ne ait olduğu ve özellikle sözleşmenin “işin kontrolü” başlığı altındaki 14.1 maddesinde “Sözleşme süresi içinde, sözleşme konusuna giren işleri T. Müessese Müdürlüğü, kontrol teşkilatı ile dilediği şekil ve yöntemlerle her zaman kontrole yetkilidir” hükmüne yer verilmiş olması karşısında; T. Müessese Müdürlüğü’nün “adam çalıştıran “ konumunda olduğu, onun gözetimi altında ve talimatına uyarak çalışan yüklenicinin de Borçlar Kanunu’nun 55. maddesi anlamında “çalıştırılan “ niteliği taşıdığı anlaşılmaktadır. Diğer bir anlatımla işverenin yükleniciyi denetim ve kontrol yetkisi devam ettiğinden, yüklenicinin kullandığı adamların kusuru sonucu 3.kişilere verdikleri zarardan , yüklenici ile birlikte işveren de zincirleme sorumludur. Somut olayda hükme esas alınan 8.6.2005 tarihli kusur raporunda bilirkişilerce, T. Müessese Müdürlüğü’nün ihale sözleşmesi uyarınca denetim yetkisinin bulunduğu da dikkate alınarak bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığı görülmektedir. İş kazasından doğan tazminat davalarının özelliği gereği, İş Kanunu’nun 77. maddesinin öngördüğü koşulları gözönünde tutarak ve özellikle işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelenmek, ayrıca davalı Kurumca çıkarılan Alçak ve Yüksek Gerilim Hatları Tesis Yönetmeliği hükümleri de irdelenmek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmelidir. Hal böyle olunca, kusur raporunun hükme dayanak alınacak nitelikte olduğu söylenemez. Öte yandan dava dilekçesinde davacı imam nikahlı eş, çocuklar ve ana-baba olan tüm davacılar için tek bir maddi tazminat miktarı olarak 1.000,00.-YTL maddi tazminat istenmiş ve Mahkemece hangi davacı için ne kadar maddi tazminat istendiği davacılara açıklattırılmadan tüm davacılar için 1.000,00.-YTL maddi tazminata hükmedilmiş olması da usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.Diğer yandan dava nitelikçe Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından karşılanmayan maddi zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Bu nedenle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından hak sahiplerine bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin belirlenen tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay'ın yerleşmiş görüşlerindendir. Bu bakımından davanın niteliği gözetilerek öncelikle hak sahiplerine SSK tarafından iş kazası nedeniyle gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılması, gelir bağlanmış ise bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin tazminattan düşülmesi, gelir bağlanmamış ise bu yön hak sahibinin tazminat hakkını doğrudan etkileyeceğinden hak sahibine gelir bağlanması için SSK Başkanlığına karşı dava açması için önel verilmesinde yasal zorunluluk bulunmaktadır. Başka bir anlatımla, hak sahibi tarafından Kurum aleyhine açılan davada 506 sayılı Yasa'nın 24. maddesinin öngördüğü koşulların oluşmadığının saptanması durumunda, hak sahibine gelir bağlanmayacağı ve hak sahibinin destekten yoksun kalma tazminatı isteme hakkına sahip olmayacağı açık seçiktir. Yapılacak iş; davacılara 1.000,00.- YTL maddi tazminat talebinden hangi davacı için ne kadar maddi tazminat istendiği açıklattırılarak, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusu ile alçak ve yüksek gerilim hatları tesis işinde uzman olan bilirkişilere konuyu yeniden yukarıda açıklandığı biçimde inceletmek, verilen rapor dosyadaki bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilerek, davacı anne ve babaya SSK'na gelir bağlanması için müracaatta bulunmaları ve dava açmaları için önel vermek ve sonucuna göre karar vermektir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın ve özellikle inandırıcı güç ve nitelikte olmayan kusur raporu esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 17.5.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.