MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle 131.303.27.TL. maddi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davalı vekilince istenilmesi ve de duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 15/04/2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı vekili Avukat .... ile karşı taraf vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü, ve aşağıdaki karar tesbit edildi.K A R A R1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,2-Dava 15.02.2002 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu % 22,20 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının ek dava ile bakiye maddi tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece davacının maddi tazminat isteminin kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davalı tarafça temyiz edilmiştir.İş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi amacıyla açılan maddi ve manevi tazminat davalarında; zamanaşımı süresi gerek olay tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı yasanın 146. maddesi gereğince haksız fiilin meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıldır. Somut olayda, Davacının 26.08.2013 tarihli dava ek dava dilekçesi ile kısmi davada hüküm altına alınmayan bakiye maddi tazminat istemli olarak ek davasının dava açtığı, davalı tarafça süresi içericinde zaman aşımı definin ileri sürüldüğü uyuşmazlık konusu değildir.Uyuşmazlık bu tür davalarda gerek yürürlükten kalkan 818 sayılı Borçlar Kanununun 125. maddesi ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı yasanın 146. maddesi gereğince uygulanmakta olan 10 yıllık zaman aşımı süresinin hangi tarihte başlatılması gerektiği, giderek davanın zaman aşımına uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır.Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zarar, ancak bakım ve tedavi sonucunda düzenlenen hekim raporuyla belirli bir açıklığa kavuşur. Bedensel zararın gelişim, gösterdiği durumlarda zamanaşımına başlangıç olarak hastalık seyrinin yani gelişimin tamamlandığı tarihin esas alınması gerekir. Dava konusu olayda davacının sol radius başı kırığı nedeniyle 30.04.2002 tarihine kadar raporlu kalarak 01.05.2002 tarihinden itibaren iş başı yapabileceğinin bildirildiği, sürekli iş göremezlik talebi üzerine .... tarafından 05.12.2008 tarihli karar ile % 22 oranında sürekli iş göremezliğinin bulunduğunun tespit edildiği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Davacıya sürekli iş göremezlik tayinine esas alınan kemik kırığının niteliğine göre değişen ve gelişen bir durumun söz konusu olmadığı da ortadadır. Bu duruma göre gerek olay tarihi ve gerekse 30.04.2002 istirahat sonundan itibaren çalışabileceğine ilişkin... Eğitim Hastanesinin 26.04.2002 rapor tarihine göre 26.08.2013 ek dava tarihinde yasanın öngördüğü 10 yıllık sürenin geçtiği açıktır. Hal böyle olunca, süresi içerisinde davalı tarafından ileri sürülen zamanaşımı def'i nin kabul edilerek dava konusu maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazalı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. 2002 yılındaki olay nedeniyle dosyadaki bilgi ve belgelere göre 2008 yılında Kuruma yapılan başvurunun zaman aşımının başlangıcının belirlenmesi anlamında davacıya bir hak kazandırmayacağı ortadadır.Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, davanın zaman aşımı nedeniyle reddi yerine, davalının zaman aşımı define değer verilmeme nedeni açıklanmadan yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.100.00.TL. duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 15.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.