Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8194 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 18966 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle 60.725.10 maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davacı ve davalı vekillerince istenilmesi ve davalı vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 15/04/2015 Çarşamba günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı ... Gemi İnş. ve Onanım A.Ş. vekili Avukat ... ile karşı taraf vekili ... geldiler. Başka gelen olmadı.Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü, ve aşağıdaki karar tesbit edildi.K A R A RDava 21.06.2007 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu % 17 oranındaki sürekli iş göremezlik nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece maddi ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile “43.725,10 TL maddi tazminatın 1000 TL'si kaza tarihinden, bakiyesi ıslah tarihinden itibaren kanuni faiziyle birlikte, 17.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte, Davalıdan alınıp davacıya verilmesine,” karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı ve davalı taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Davacı vekilinin ıslahen artırılan bölüm içinde olay tarihinden itibaren faiz istemleri olduğu ve maddi hatanın düzeltilmesi yolundaki talebi üzerine, Mahkemece “Mahkemenin 20/05/2014 tarih ve 2013/453 Esas, 2014/277 Karar sayılı kararında sehven "43.725,10 TL maddi tazminatın 1.000 TL'si kaza tarihinden, bakiyesi ıslah tarihinden itibaren kanuni faiziyle birlikte" yazılmış olup, kararın "43.725,10 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren kanuni faiziyle birlikte" şeklinde tavzihine karar verildiği, tavzih kararının taraflara tebliğ edilmekle birlikte temyiz edilmediği dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.Hükümlerin tavzihi HMK 305. maddesinde düzenlenmiş olup, tavzih; bir hüküm yeterince açık değilse veya yerine getirilmesinde tereddüt varsa veya çelişik fıkralar taşımakta ise, hükümdeki gerçek anlamı meydana çıkarmak amacıyla başvurulan yasal bir yoldur. Hükmün tavzihi yoluyla hükümle tanınmış haklar sınırlandırılamayacağı gibi genişletilmesi ve değiştirilmesi de olanaksızdır. Mahkemece bu kuralın genişletilmesi yoluyla maddi tazminatın ıslahla artırılan bölümüne uygulanacak faizin başlangıcının değiştirilmesi ve böylece yeni bir hüküm oluşturulması usul ve yasaya aykırıdır.Öte yandan Hakimin son oturumda tutanağa yazdırıp tefhim ettiği karar, esas karar olup, sonradan yazılan gerekçeli kararın bu karara aykırı olmaması gerekir. Oysa hüküm fıkrasının tavzih yoluyla değiştirilmesi ile hüküm altına alının tazminatların bir bölümüne uygulanacak faizin başlangıcı bakımından kısa karar ile gerekçeli karar arasında aykırılık oluştuğu zaptın ve Kararın incelenmesinden açıkça anlaşılmaktadır. Öte yandan konuyla ilgili 10.4.1992 günü ve 991/7 Esas, 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bu aykırılığın giderilmesi suretiyle gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gereği de ortadadır. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde ve özellikle tavzih yoluyla hüküm fıkrasının değiştirilemeyeceği göz ardı edilerek, hükmün tavzihi ve giderek kısa karar ile gerekçeli karar arasında aykırılık oluşturulması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Kabul ve uygulamam bakımından da; Olayın oluş şekline, müterafik kusur oranlarına, husule gelen elem ve ıstırabın derecesine, tarafların sosyal ve ekonomik durumuna, paranın alım gücüne, özellikle 26.6.1966 gün ve 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme kararının içeriğine ve öngördüğü koşulların somut olayda; gerçekleşme biçimine, oranına, niteliğine hak ve nefaset kurallarına göre, davacı yararına hüküm altına alınan 17.000,00-TL manevi tazminatın fazla olduğu açıkça belli olmaktadır. O halde davacı ve davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre tarafların sair temyiz itirazlarının ilerde incelenmesine, davacı ve davalı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma avukatlık parasının karşılıklı olarak birbirlerine yükletilmesine,15/04/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.