MAHKEMESİ: İstanbul 2. İş MahkemesiTARİHİ: 29/11/2006NUMARASI: 2006/183-2006/684Davacı, 1.1.2006 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Davacı, 01.01.2006 tarihi itibariyle yasal şartlar oluştuğundan yaşlılık aylığı bağlanmasını talep etmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmişsede varılan sonuç doğru değildir.Dosyadaki mevcut belgelere göre davacının ,açtığı dava ile İstanbul 2.İş Mahkemesince 20.02.1979-15.03.1999 tarihleri arasında Y.B. iş yerinde hizmet akti ile çalıştığının tesbitine karar verildiği ve bu kararın dairemizin 16.06.2003 tarihli kararı ile onanmak suretiyle kesinleştiği açıktır.Davanın yasal dayanağı 506 sayılı yasanın 60.maddesidir.Adı geçen madde yaşlılık aylığından yararlanma koşullarını belirlemiş olup bunun(A/a-b) maddelerinde belirtilen gün sayılarının,yaş koşulu ile birlikte malulluk, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmaları şartına bağlamıştır.Primlerin ödenmesi başlığını taşıyan 506 sayılı yasanın 80. maddesi “işveren bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar üzerinden bu kanun gereğince hesaplanacak prim tutarlarını ücretlerden kesmeye ve kendisine ait prim tutarlarında bu miktara ekleyerek en geç ertesi ayın sonuna kadar Kuruma ödemeye mecburdur”hükmünü içermektedir.Görüldüğü üzere 506 sayılı yasaya tabi zorunlu sigortalılıkta prim borçlusu işci değil iş verenin kendisidir.Nitekim ödenmeyen prim borçlarının tahsilinde 6183 sayılı yasanın 51.maddesi hariç diğer maddelerin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.Dolayısıyla kurumun kamu gücünü kullanarak ödenmeyen primleri tahsil etmesi her zaman mümkündür.Anılan sebeplerle iş veren tarafından prim borçlarının ödenmeyişi dolayısıyla davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.O halde davacının bu yönleri amçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 22.01.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.