Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7907 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 8173 - Esas Yıl 2006





Mahkemesi : Antalya 1.İş MahkemesiTarih : 27.12.2005No : 1051-730Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davacı vekilince istenilmesi ve duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 11.07.2006 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı vekili Avukat G.A. ile karşı taraf vekili Av. E.Ö.geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü, ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava, iş kazası sonucu beden güç kaybına uğrayan davacının maddi ve manevi zararının giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece istemin reddine karar verilmiştir.Dosyadaki bilgi ve belgelerden zararlandırıcı olaya maruz kalan işçinin,gazete muhabiri olarak çalıştığı,davacı tarafından hazırlanan ancak gazete yönetimi tarafından haber başlığı belirlenerek gazete de basılan haber ve haber başlığı nedeniyle olay günü 19.oo. sularında işten ayrıldıktan sonra saat 22.oo. sularında evinin önünde ekli ceza davalarına ait dosyalara göre dava dışı üçüncü kişiler tarafından silahla vurularak sol dizinden yaralanarak ile iş kazası sonucu %23,2 oranında meslekte kazanma gücünü yitirdiği görülmüktedir.23.05.2003 günlü bilirkişi raporunda; işverenin önceden öngörebileceği bir olay söz konusu olmadığından alabileceği bir tedbir bulunmadığından kusursuz olduğunu,kazalının da bir kusurunun bulunmadığını belirterek olayda azmettirenler N.T.’ın %40, H.A.’ın %30, silahla yaralayan Y.G.’in ise %30 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.Ancak bilirkişilerin maddi olaya ve işverenin kusursuzluğuna ilişkin değerlendirmelerinin dosya kapsamına uymadığı görülmektedir.Somut olayda davalı işverenin davacıdan mesai saatleriyle sınırlı olmaksızın görev beklediği,hatta fazla mesai talebinin işverence yazılı bildirilmesine yönelik davacı isteminin gazetecilik görevinin 24 saat olduğu H. Gazetesinin mesai içinde ve dışında meydana gelebilecek her türlü olayda muhabirinin yanında olacağı belirtilerek işverence reddedildiği,davacının gazete de yayınlanan haber ve yorumlar nedeniyle tehdit edildiğine dair başvurularının ve gelen telefonların yönetimce ciddiye alınmadığı, davacıya yönelik saldırıya yazıların içeriğinden çok haberin veriliş biçiminin ve haber başlıklarındaki ifadelerin etkili olduğu ekli ceza davalarına ait dosyaların içeriğinden bilgi, belge ve delillerden açıkça anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca da işverenin önceden öngörebileceği bir olayın söz konusu olmadığına dair bilirkişi değerlendirmesinin hatalı olduğu ortadadır. İnsan yaşamının kutsallığı çerçevesinde işverenin, işçilerinin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanununun 77.maddesinin açık buyruğudur.Oysa, hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda; bilirkişiler, İş Kanununun 77.maddesinin öngördüğü koşulları göz önünde tutarak ve özellikle işyerinin ve yapılan işin niteliğine göre, gerek işyerindegerekse gazete muhabiri olan davacının görev yaptığı alanlarda ve zararlandırıcı sigorta olayının gelişim biçimi gözetilerek davacının evinden işyerine, işyerinden evine gelip giderken bulunduğu güzergahlarda uygulanması gereken İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelemek ve zararlandırıcı olayın gazetede basılan haber ve işverence belirlenen "Haber Başlığı" nedeniyle cereyan ettiğide gözetilmek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde, saptamadıkları anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, kusur raporunun, İş Kanununun 77.maddesinin öngördüğü koşulları içerdiği giderek hükme dayanak alınacak nitelikte olduğu söylenemez.Mahkemece yapılacak iş; İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği konularında uzman olan bilirkişilere konuyu yeniden yukarıda açıklandığı biçimde inceletmek, verilen rapor dosyadaki bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilerek ve sonuca göre karar vermekten ibarettir.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın ve özellikle,inandırıcı güç ve nitelikte olmayan. 77.maddenin öngördüğü koşulları içermeyen kusur raporunu hükme dayanak almak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacının temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, Davacı yararına takdir edilen 450.00 YTL duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 11.07.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.