MAHKEMESİ: Erzincan 1. Asliye Hukuk(İş) MahkemesiTARİHİ: 03/04/2006NUMARASI: 498-322Davacı, bağ-kur kaydının iptaline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. 1- Dava, davacının 506 sayılı Yasa'ya tabi zorunlu sigortalı çalışmaları ile çakışan 1479 sayılı Yasa'ya tabi sigortalılığının iptali ile bu dönemlerde SSK’na tabi sigortalı olduğunun tesbiti istemine ilişkindir.Mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının 12.11.1996-29.8.2003 tarihileri arsında 1479 sayılı Yasa'ya tabi sigortalı olduğu ve prim ödemelerinin bulunmadığı, ihtilaf konusu dönemde 17.2.1997-15.12.1997 tarihleri arsında ve 15.1.1998 tarihinden itibaren devam eden 506 sayılı Yasa'ya tabi zorunlu sigortalı olduğu anlaşılmaktadır.Sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılığa yer verilmemiş olması nedeniyle "çakışan sigortalılık" olarak adlandırılan, bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olması hali, zorunlu sigortalılıkların çakışması halinde yasalarda yer alan düzenlemelerle önceden başlayan sigortalılığa geçerlilik tanınarak isteğe bağlı sigortalılık ile zorunlu sigortalılığın çakışması halinde ise zorunlu sigortalılığa değer verilerek "çakışan sigortalılık" sorunu çözüme kavuşturulmalıdır.Somut olayda davacının 12.11.1996-29.8.2003 tarihleri arsında 1479 sayılı Yasa'ya tabi sigortalılığı önceden başlayan sigortalılık olup bu sigortalılığa değer vermek gerekirken 17.2.1997-15.12.1997, 15.1.1998-26.10.1998 ve 1.1.1999-29.8.2003 tarihleri arasındaki süreler yönünden baskın sigortalılık SSK sigortalılığı kabul edilmekle bu dönemlerdeki Bağ-kur sigortalılığının mahkemece iptal edilmesi isabetsiz olmuştur. Ancak 1479 sayılı Yasa’nın 22.2.2006 gün ve 5458 sayılı Yasa’nın 13.maddesi ile değişik 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren Ek 19.maddesinde bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde, 5 yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalıların bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinde ödenmemesi halinde daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödenmesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibariyle sigortalılığı durdurulur. Prim borcunun ait olduğu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez. Ancak, sigortalı veya hak sahipleri daha sonra sigortalının en son bulunduğu basamağın başvuru tarihindeki değeri üzerinden hesaplanacak borç tutarlarını tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Bu madde kapsamına giren sigortalılar hakkında zamanaşımının kesilmesi ve zaman aşımının işlememesi ile ilgili olarak 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 103 üncü maddesinin 1.fıkrasının (6),(8) ve (10) numaralı bentleri hariç diğer hükümleri ile aynı Kanunun 104 üncü maddesi hükümlerinin uygulanacağı , yine 5458 sayılı Yasa’nın 14.maddesi ile eklenen ve 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 26.maddesine göre bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde 31.3.2005 tarihi itibariyle beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalılar ve hak sahiplerinden bu sürelere ilişkin prim borçlarını yeniden yapılandırma talebinde bulunmayanlar veya yeniden yapılandırma talebinde bulundukları halde yapılandırma haklarını kaybedenler hakkında ek 19.madde hükmü uygulanacağı bildirilmiştir.Kanunların geriye yürümesi konusunda mevzuatımızda genel bir düzenleme bulunmamaktadır. İlke olarak her yasa yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurmaya başlar. Bunun doğal sonucu da yasaların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilemeyeceği, başka bir anlatımla geriye yürümeyeceklerdir. Ancak devam eden uyuşmazlıklarda, tamamlanmamış hukuki durumlara yeni yasa veya düzenleyici kural “derhal yürürlüğe girme” niteliği nedeniyle uygulanacak ve hukuki sonuçlarını doğuracaktır. Bu gibi durumlarda kanunların geriye yürümesi değil ani etkisi söz konusudur. Sosyal güvenlik hukukunun ilgi alanı kamusal olup otoritesi kamu düzenini ilgilendirmektedir. Bu nedenle sosyal güvenlik hukuku ile ilgili yasalar yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurur. Bu açıklamalar karşısında hüküm tarihinden önce 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasanın değişik Ek 19.maddesi ile Geçici 26.maddesinin tamamlanmamış hukuki durumlara uygulanacağının kabulü gerekir. Yapılacak iş; davacının 1479 sayılı Yasa'ya tabi sigortalı olduğu 12.11.1996-29.8.2003 tarihleri arasında prim ödemediği dikkate alınarak1479 sayılı Yasaya tabi sigortalılığın 12.11.1996 tarihi itibariyle durdurulmasına, prim borcuna ait bu süreler Bağ-Kur sigortalılık süresi olarak değerlendirilmeyerek, bu dönemdeki 506 sayılı Yasa’ya tabi zorunlu sigortalılığa değer vermek , 1479 sayılı Yasanın değişik Ek 19.maddesini uygulamak suretiyle bir karar vermekten ibarettir.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davalı S.S.K. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.3-Davalı Bağ-Kur vekilinin temyiz itirazlarına gelince;Hüküm, İş Mahkemesinden verilmiştir. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8.maddesi hükmüne göre ise İş Mahkemelerinden verilmiş bulunan nihai kararların 8 gün içinde temyiz olunması gerekir. Olayda hüküm 03.04.2006 tarihinde temyiz eden davalı Bağ-Kur vekilinin yüzüne karşı tefhim edilmiş gerekçeli karar 02.05.2006 tarihinde tebliğ edilmiş temyiz ise 11.5.2006 tarihinde vukubulmuştur. Şu duruma göre davada 8 günlük temyiz süresi fazlası ile geçmiştir. O halde, 1.6.l990 Tarih ve l989/3 E. 1990/4 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı da gözönünde tutularak davalı Bağ Kur vekilinin temyiz dilekçesinin süre aşımı yönünden reddi cihetine gitmek gerekmiştir SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle davalı SSK temyizi yönünden BOZULMASINA, davalı Bağ-kur vekilinin temyiz dilekçesinin süreaşımı yönünden REDDİNE, 10.05.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.