Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 7886 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11467 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A RDava, davacının 04.11.1992-31.12.2006 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen ve davalı Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının davalı işyerinden bildirilen hizmetinin 01.08.2003 tarihinde sona ermesi, davanın 14.05.2009 tarihinde açılması sebebi ile hak düşürücü süre geçtiğinden davanın reddine karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davalı işveren tarafından davacının 10.01.1994 tarihinden itibaren 01.08.2003 tarihine kadar kesintili olarak hizmetinin bildirildiği, bildirim yapılan 1994 yılı Ocak ayından itibaren 2003 yılı ağustos ayına kadar imzalı ücret bordrolarının bulunduğu, davalı işveren adına tescilli işyerlerinin kanun kapsamından çıkış tarihleri en son 31.08.2003 tarihi olmuş olsa da, davalı işverenin.... adresinde 03.01.2002 tarihinde işyeri açma ve çalışma ruhsatı aldığı, 17.03.2006 da başka yere taşındığından ruhsatı iptal edilen ve ..... adresinde 17.03.2006 tarihinde işyeri açma ve çalışma ruhsatı aldığı, 06.02.2007 tarihinde başvurarak 01.01.2007 tarihinde kapattığını beyan ettiği işyerlerinin bulunduğu, davacının da 2003 yılı sonrasında.... adresindeki şubede çalıştığını beyan ettiği anlaşılmaktadır.Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır." hükmünü içermektedir. Madde hükmünden yazılı hak düşürücü sürenin, yönetmelikte belirtilen belgeleri işveren tarafından Kuruma verilmeyen sigortalıları kapsamakta olduğu, işe giriş bildirgesi verilmiş sigortalılar yönünden hak düşürücü sürenin işlemeyeceği anlaşılmaktadır. Yargıtay HGK'nun 03.03.2004 tarih 2004/21-139 Esas-117 Karar ve 05.02.2003 tarih 2003/10-7 Esas-53 Karar sayılı ilamları da bu yönlere işaret etmektedir. İşverenin, sigortalılara ilişkin hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği Kanunun 79/1. maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde, işverence Kuruma verilecek belgeler; işe giriş bildirgesi, aylık sigorta primleri bildirgesi, dönem bordrosu ve diğerleri şeklinde sıralanmıştır. Bu belgelerden birisinin dahi Kuruma verilmiş olması veya Kurumca fiilen ya da kayden sigortalı çalışma olgusunun tespiti halinde hak düşürücü süreden söz edilemeyecektir.Kesintili çalışmanın varlığı halinde ise, kesintinin öncesi ve sonrasında oluşacak her çalışma devresi için dava koşullarının varlığı yukarıda belirtilen olgular dikkate alınarak belirlenecektir. Ancak, davacı çalışmasının kesintisiz olarak devam ettiğini iddia ettiğinden çalışmanın kesintisiz olduğu kanıtlanırsa, hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemeyeceğinden işin esasına girip tüm delilleri değerlendirerek bir sonuca ulaşmak gerekmektedir. Aynı zamanda davacının, işyerindeki bir kısım çalışmaları aylık bordrolara dayanılarak Kuruma bildirilmiş ve bildirime uygun olarak da primleri ödenmiştir. İmzalı bordrolar davacı çalışmalarının işyerinde otuz günün altında geçtiğinin karinesidir. Karinenin tersinin ise, eşdeğerdeki belgelerle kanıtlanması gerektiği söz götürmez. Başka bir anlatımla, yazılı belgelerin varlığı halinde tanık sözlerine itibar edilemez. Dairemizin, giderek Yargıtay'ın oturmuş ve yerleşmiş görüşleri de bu doğrultudadır. Davalı işveren tarafından 1994 yılından 2003 yılının 8. ayına kadar olan dönemi kapsayan ücret bordroları ibraz edilmiştir. Bu bordroların çoğunluğunun imzalı olduğu görülmüştür. Somut olayda, davacının 04.11.1992 tarihinden 31.12.2006 tarihine kadar kesintisiz çalıştığını iddia ettiği, davacı adına davalı işyerinden 10.01.1994 tarihinden itibaren işe giriş bildirgelerinin verildiği ve kesintili olarak çalışmasının bildirildiği anlaşılmaktadır. Davacının işe giriş bildirgesinin verildiği tarihten önceki ve sonraki çalışmalarının, bildirilen dönemlerin çıkış- giriş tarihleri arasındaki çalışmalarının kesintisiz olarak devam etmesi durumunda, blok çalışmanın varlığı halinde, hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Yapılacak iş, işin esasına girilerek, davacının çalışmasının kesintisiz devam ettiğinin ortaya çıkması halinde hak düşürücü sürenin geçmeyeceğini göz önünde bulundurarak, anılan çalışmanın blok halinde gerçekleşip gerçekleşmediğini araştırmak, beyanına başvurulan ancak hizmet cetveli bulunmayan tanıkların hizmet cetvellerini davalı Kurumdan getirtmek, ancak aynı zamanda dava konusu yapılan çalışma döneminin tamamında, davacının çalışmasının otuz günün altında bildirildiği ve imzalı ücret bordrosu olan aylarda imzalı ücret bordrosu kadar, imzalı ücret bordrosu olmayan veya olup da itiraz edilen imzaların davacıya ait olmadığı anlaşılan dönemlerde ise dosyadaki tanık beyanlarını değerlendirerek, gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 13/04/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.