Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7880 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 9049 - Esas Yıl 2006





Davacı, davalı Kuruma sağlık ve sigorta prim borcu bulunmadığına, 27.09.2004 tarihinden itibaren sağlık yardımlarından yararlanabileceklerinin tespiti ile 5.686.25.-YTL. tedavi giderinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurum'un aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,2-Davacının temyizine gelince;Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı sigortalının sağlık sigortası yardımlarından yararlanıp yararlanmayacağı konusuna ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacı ve hak sahiplerinin davalı Kurum'a sağlık ve sigorta prim borcu bulunmadığına, 27.09.2004 tarihinden itibaren sağlık yardımlarından yararlanacaklarına, davacının hak sahipleri için 27.09.2004 tarihinde yapılan toplam 865,35.-YTL tedavi giderinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Kurum'dan talep edebileceğinin tesbitine, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine, aksi yöndeki kurum işleminin iptaline karar verilmiştir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 1479 sayılı Yasa'nın ek 12. maddesine göre, sağlık sigortası yardımlarından yararlanabilmek için ilk defa sigortalı olanlar en az sekiz ay, yeniden sigortalı olanlar için en az dört ay eksiksiz sağlık sigortaları primi ödenmiş olması ve sağlık ile sigorta prim borcunun bulunmaması gerekmektedir. Prim borcunun ödenmesinden amaç, sigortalının prim borçlarını ödeme konusunda iradesini ortaya koyması ve muntazam prim borçlarını ödemesidir. Maddi hesap hatası veya yanılgılardan kaynaklanan veya önemsiz kabul edilebilecek eksik veya geç ödemelerden bahisle, sigortalıların yükümlülüklerini yerine getirmedikleri ileri sürülemez. Kaldı ki Kurum, sözü edilen yasanın 54. maddesinden kaynaklanan yetki ve görevi gereği bu tür eksiklikleri gidermek hakkına da sahiptir. Aksi uygulamalar kişilerin telafisi imkansız veya çok zor olan sosyal güvenlik haklarından yoksun bırakılmaları sonucunu doğurur.Dava konusu olayda, davacı 06.04.1998 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasa kapsamında Bağ-Kur sigortalısı tescil edilmiş, 07.06.1999 tarihinde 228.000.000.-TL, 24.01.2001 tarihinde 54.920.000.-TL, 12.02.2001 tarihinde 127.870.000.-TL, 14.03.2001 tarihinde 37.260.000.-TL, 19.04.2001 tarihinde 203.150.000.-TL, 01.05.2001 tarihinde 116.129.000.-TL, 16.04.2002 tarihinde 900.000.000.-TL, 16.04.2002 tarihinde 799.185.000.-TL, 01.05.2002 tarihinde 10.000.000.-TL, 13.05.2002 tarihinde 90.000.000.-TL, 06.02.2004 tarihinde 900.000.000.-TL, 06.02.2004 tarihinde 900.000.000.-TL, 06.02.2004 tarihinde 900.000.000.-TL, 06.02.2004 tarihinde 860.000.000.-TL, 09.02.2004 tarihinde 75.000.000.-TL, 15.03.2004 tarihinde 165.000.000.-TL, 26.04.2004 tarihinde 165.340.000.-TL, 31.05.2004 tarihinde 165.000.000.-TL, 09.06.2004 tarihinde 30.000.000.-TL. prim ödemiştir. Davacının 31.08.2004 tarihi itibariyle 554.105.163.-TL prim borcu bulunmakta olup, 10.09.2004 tarihinde 500.000.000.-TL, 13.09.2004 tarihinde 100.000.000.-TL, 20.09.2004 tarihinde 100.000.000.-TL ve 27.09.2004 tarihinde 80.000.000.-TL prim ödemiştir. 28.09.2004 tarihli prim ekstresine göre ise 28.074.523.-TL fazla ödemesi mevcuttur. Davacının eşi 24.09.2004 tarihinde acil olarak Süleyman Demirel Üniversitesi Eğitim Hastanesi Kadın Doğum Servisi'ne yatırılmış, aynı gün ikiz bebekleri 6.5 aylık olarak dünyaya gelmiş ve üç gün sonra da bebekleri vefat etmiştir. Davacının sigortalılık süresince prim borçlarını ödeme iradesini ortaya koyduğu anlaşıldığından, tedavi nedeniyle ödeyemediği prim borçlarını önemsiz sayılabilecek bir gecikme ile ödediği gözetilerek sağlık yardımlarından yararlandırılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 10.05.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.