Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7773 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 26316 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, 08/01/2009 tarihindeki böbrek nakli ameliyatından sonra davalı kurumun maluliyetinin iptali işleminin iptali gerektiğinin tespitine 01/02/2006 tarihinden başlamak üzere maluliyet aylığı alması gerektiğinin sağlık hakkının tam olduğunun, ödenmeyen maluliyet aylıklarının hak ediş tarihlerinden itibaren yasal faizleriyle birlikte ödenmesi gerektiğinin tespitine ve 31/01/2006 tarihinden sonra davalı kuruma sağlıktan yararlanması için fazladan ödediği tarihten itibaren yasal faizleriyle birlikte ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. K A R A R Dava, davacının kesilen maluliyet aylığının yeniden bağlanması ile aylıkların ödenme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizleriyle tahsili ile yatırmış olduğu fazladan sağlık primlerinin iadesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de bu sonuç eksik incelemeye dayalıdır. 1479 sayılı Yasa'nın 28 ve 56. maddelerinde Kurum hastanelerince düzenlenecek usulüne uygun sağlık kurulu raporları ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu çalışma gücünün en az 2/3'ünü yitirdiği tespit edilen sigortalının malul sayılacağı, sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihte, malul sayılmayı gerektirecek derecede hastalık ve arızalarının bulunduğu önceden veya sonradan tespit edilen sigortalıların bu hastalık veya arızaları nedeni ile malullük sigortası yardımlarından yararlanamayacakları bildirilmiştir. l.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa'nın 25. maddesinde ise 4.maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60'ını kaybettiği Kurum Sağlık Kurulunca tespit edilen sigortalının malul sayılacağı, ancak sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce çalışma gücünün % 60'ını kaybettiği önceden veya sonradan tespit edilen sigortalının bu hastalık veya özrü sebebiyle malullük aylığından yararlanamayacağı bildirilmiştir. Bu yönüyle davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa'nın 95. maddesidir. Anılan maddeye göre, "Bu Kanun gereğince, yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, çalışma gücü kaybı, geçici iş göremezlik ödeneklerinin verilmesine ilişkin raporlar ile iş kazası ve meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücü veya çalışma gücü kaybına esas teşkil edecek sağlık kurulu raporlarının usul ve esaslarını, bu raporları vermeye yetkili sağlık hizmeti sunucularının sahip olması gereken kriterleri belirlemeye, usulüne uygun olmayan sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeleri düzenleyen sağlık hizmet sunucusuna iade edecek belirlenen bilgileri içerecek şekilde yeniden düzenlenmesini istemeye Kurum yetkilidir. Usulüne uygun sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeler ile gerekli diğer belgelerin incelenmesiyle; yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, vazife malullük derecesini, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu tespit edilen meslekte kazanma gücünün kaybına veya meslekte kazanma gücünün kaybı derecelerine ilişkin usulüne uygun düzenlenmiş sağlık kurulu raporları ve diğer belgelere istinaden Kurumca verilen karara ilgililerin itirazı halinde, durum Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır.Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar, Sağlık Bakanlığı ile Kurumun birlikte çıkaracağı yönetmelikle düzenlenir. Bu yasal düzenleme gereğince düzenlenen Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği'nin 55. maddesine göre sigortalının malullük durumunun Kurumca yetkilendirilen Sağlık sunucularının sağlık kurulunca usulüne uygun düzenlenecek raporların Kurum Sağlık Kurulunca incelenmesi sonucu Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinde belirlenen usul ve esaslara göre tespit edileceği, anılan yönetmeliğin 5. maddesinde sigortalı ve hak sahiplerinin çalışma gücü oranlarının a) Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastaneleri, b) Devlet Üniversitesi, c) Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı asker hastaneleri, ç) sigortalıların ikamet ettikleri illerde (a), (b), (c) bentlerinde belirtilen hastanelerin bulunmaması durumunda Sağlık Bakanlığı tam teşekküllü hastanelerin yetkili olduğu, bildirilmiş, Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 56. maddesinde ise Kurum Sağlık Kurulunca verilen karara karşı yapılan itirazların Yüksek Sağlık Kurulunca inceleneceği bildirilmiştir. Kural olarak Yüksek Sağlık Kurulunca verilen karar Sosyal Güvenlik Kurumunu bağlayıcı nitelikte ise de diğer ilgililer yönünden bir bağlayıcılığı olmadığından Yüksek Sağlık Kurulu Kararına itiraz edilmesi halinde inceleme Adli Tıp Kurumu giderek Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu aracılığıyla yaptırılmalıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 28.06.1976 günlü, 1976/6-4 sayılı Kararı da bu yöndedir. Somut olayda, davacıya 3.1.2006 tarihinden itibaren böbrek yetmezliği nedenine dayalı olarak maluliyet aylığı bağlandığı, bağlanan aylığın davacının sonradan 5.1.2009 tarihinde böbrek nakli olması nedenine dayalı olarak 26.1.2010 tarihinden başlamak üzere kesildiği, Sosyal Sigortalar Kurumu YSK'nun 25.8.2010 tarihli raporunda çalışma gücünü 2/3 oranında kaybetmediğine karar verildiği, mahkemece alınan ATK 3.İhtisas Dairesinin 8.7.2013 tarihli raporunda davacının beden çalışma gücünün en az 2/3 oranında kaybetmemiş olduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır. Ancak raporların tarihi itibari ile 5510 sayılı yasanın 25. maddesinde belirtildiği şekilde maluliyet oranı için % 60 oranı üzerinden tespitin yapılması gereklidir. Yapılacak iş; davacının maluliyet oranının ve maluliyetinin devam ettiği sürenin de (böbrek nakli sonrası) belirlenmesi istenerek %60'ın üzerinde veya altında olup olmadığına dair alınacak rapor sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasa'ya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 09.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.