Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7686 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 26331 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, yurtdışında çalışmaya başladığı tarihin Türkiye içinde sigortalılık başlangıç tarihi olduğunun ve tahsis tarihini takip eden aybaşından itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A RDava, davacının 18 yaşını ikmal ettiği 07/08/1985 tarihinin sigorta başlangıç tarihi olarak tespiti ile talep tarihini takip eden aybaşından geçerli yaşlılık aylığına müstahak olduğunun tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, duruşmanın 29/11/2013 günlü oturumunda tefhim edilen kısa karar ile “Davanın kabulü ile,1- Davacı ...'ın Türkiye sigorta başlangıç tarihinin Alman rant sigortasına griiş tarihi olan 07.08.1985 tarihi olduğunun tespitine, 2- Davacıya 31.07.2012 tarihli tahsis talebini takip eden aybaşı olan 01.08.2012 tarihinden itibaren 506 SY'nın geçici 81/B-C maddesi gereğince yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine,” denilmek suretiyle hüküm tesis edilmiş, gerekçeli kararda ise “1- Davanın kabulü ile davacının Türkiye sigorta hizmet başlangıç tarihinin Alman rant sigortası ve 18 yaşını ikmal edildiği 15.05.1986 tarihi olduğunun tespitine, davacının 10.05.2012 tarihli tahsis talebini takip eden ay başı olan 01.06.2012 tarihinden başlamak üzere 506 sayılı geçici 81/B-c bendi gereğince yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine,” denilmek suretiyle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır.Hakimin son oturumda tutanağa yazdırıp tefhim ettiği karar, esas karar olup, sonradan yazılan gerekçeli kararın bu karara aykırı olmaması gerekir. Oysa zaptın 29/11/2013 günlü oturumunda tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli kararın aykırı olduğu zaptın ve kararın incelenmesinden açıkça anlaşılmaktadır. Öte yandan konuyla ilgili 10/04/1992 günü ve 1991/7 Esas, 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bu aykırılığın giderilmesi suretiyle gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gereği açıktır. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 09/04/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.