Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7686 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 1799 - Esas Yıl 2006





Mahkemesi : Bartın 1.Asliye Hukuk İş MahkemesiTarih : 05.12.2005No : 103-471 Davacı, davalılaran işverene ait işyerindeki çalışmalarının eksik bildirildiğini bu çalışmalarının tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Davacı, davalı işyerinde kuruma bildirimi yapılmayan 1.11.1993-1.10.1995 tarihleri arasında çalışmaları ile kuruma eksik bildirilen 1.10.1995-1.1.2003 tarihleri arasındaki çalışmaların tesbitini istemiş mahkemece hak düşürücü süreye uğradığı gerekçesi ile istemin reddine karar vermiştir. Davacının davalı işyerindeki çalışmalarının 1.10.1995 tarihli işe giriş bildirgesi ile başladığı, 1.10.1995-1.1.1996 tarihleri arasındaki çalışmaların SSK hizmet cetvelinde yer almadığı, 1999 yılı 3. dönem bordrosunun dönem prim bordrosunda mevcut olmadığı, 1.1.1996 tarihinden 5.7.1999 tarihine kadar olan sürenin eksiksiz kuruma bildirildiği, işyerine tekrar 18.9.1999 tarihinde girişinin yapıldığı ve bu tarihten işten çıkış tarihi olan 31.12.2002 tarihine kadar olan çalışmaların 2002/3 dönemde gösterilmeyen 30 gün hariç kuruma eksiksiz olarak bildirildiği SSK ve işyeri kayıtları prim bordroları ve imzasız ücret bordrolarından anlaşılmaktadır. 506 sayılı Yasa’nı 79/10. maddesinde, yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları kurumca tespit edilmeyen sigortalıların çalışmanın geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde dava açmaları gerektiği belirtilmiştir. Davacının işyerinden bildirim yapılmayan dönemleri yukarıdaki madde ile değerlendirildiğinde; 5.7.199-18.9.1999 tarihleri arasındaki bildirim yapılmayan dönem yönünden hizmetin geçtiği yılın sonundan dava tarihi olan 8.3.2004 tarihine kadar hak düşürücü sürenin geçmediği açıktır. Yine ilk defa girişin yaplıdığı 1.10.1995 tarihinden, işyerinden çıkış yapılmaksızın kuruma ( 1996/1 dönemden itibaren) bildirimlerin yapıldığı 1.1.1996 tarihleri arasındaki dönem yönündende girişin mevcut olup çıkışın bulunmaması sebebiyle hak düşürücü sürenin işlemeyeceği ortadadır. Son olarak ta davacı 1.10.1995 tarihli işe giriş bildirgesindeki imzayı kabul etmediğine göre, bildirgedeki imza üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak imzanın davacıya ait olduğunun anlaşılması halinde 1.11.1993-1.10.1995 tarihleri arasındaki sürenin hak düşürücü süreden reddi, imzanın davacıya ait olmadığının saptanması halinde ise geçersiz bir bildirim olması ve çalışmanın devamlılığı dikkate alınarak hak düşürücü süreden söz edilemeyeceğinden 1.11.1993-1.10.1995 tarihleri arasındaki süre ile yukarıda hak düşürücü sürenin mevcut olmadığı belirtilen 1.10.1995-1.1.1996 ile 5.7.1999-18.9.1999 tarihleri arasındaki dönemler ve 2002/3. dönemde eksik bildirilen 30 günlük süre yönünden deliller toplanarak, davalı işverenin bordrolarında kayıtlı çalışanların ve gerektiğinde davalı işyerine komşu işyerlerinin kayıtlarında yer alan tanıkların beyanlarına başvurularak sonuca gidilmelidir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde bulundurulmaksızın hak düşürücü süre ile ilgili hatalı değerlendirme yapılarak yazılı gerekçelerle kurulan hüküm usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 10.7.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.