MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.K A R A R Dava, davacının 1.5.1988-25.5.1988 tarihleri arasında davalıya ait bina inşaatı işyerinde geçen geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir. Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun ispatı konusunda, mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Dosyadaki kayıt ve belgelerden;davalıya ait 028327.63 sicil numaralı işyerinden davacı adına 1.5.1988 tarihli ilk işe giriş bildirgesinin süresi içinde (26.5.1988 tarihinde) Kurum kayıtlarına intikal ettirildiği, davacıya 1.5.1988 işe başlama tarihli sigorta sicil kartı verildiği, davacının tespit istemine konu dönemde herhangi bir işyerinde sigortalı çalışmasının bulunmadığı, 1988/1.dönem bordrosunda davacının yer almamasına rağmen 1988/2.dönem bordrosunda yer aldığı, Kurumun davalı işverene hitaben yazdığı 13.7.1988 tarihli yazıya göre davacının sigorta sicil numarasının bildirilmesinin, 10.8.1988 tarihli yazıya göre ise davalı işverenden davacıya ilişkin çeşitli belgelerin istendiği, davalı işverence Kuruma hitaben yazılan 11.8.1988 tarihli yazıda ise 18341.63.2 sicil numaralı işyerinde davacının 17646383 sigorta sicil numarası ile çalıştığını belirttiği, 1988 yılı Mayıs ayına ilişkin ücret bordrosunda davacıya 20 gün çalışması üzerinden ücret taahakkuku yapıldığı, bordro tanıklarının davacıyı tanımadıklarını beyan ettiği, davalının muhasebecisi olan davalı tanığı Zekai Gün'ün ise davacı adına düzenlenen belgeleri kendisinin imzaladığını, davalının inşaat işyerindeki mermer işlerini ... adlı kişiye yaptırdığını beyan ettiği, davacı adına 20.12.1989 tarihli işe giriş bildirgesinin ise ... adlı işveren(mermerci) tarafından Kurum kayıtlarına intikal ettirildiği anlaşılmaktadır. Yapılacak iş; davalı adına 18341.63.2 sicil numaralı işyeri tescil kaydı olup olmadığını Kurum'dan sormak, böyle bir işyeri mevcut ise bu işyerinin Kurum nezdindeki ihtilaf konusu döneme ait dönem bordroları celp edilerek, tespiti istenen dönemde çalışması bulunan bordro tanıklarının adresini Sosyal Güvenlik Kurumu ve zabıta marifetiyle araştırıp, tespit ederek bu tanıkları dinlemek, bordrolarda adı geçen kişilerin adreslerinin tespit edilememesi veya bunların tanıklığıyla yetinilmediği taktirde, SGK ilgili il müdürlüğünden, gerekirse zabıta, vergi dairesi ve meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu iş yeri çalışanlarının; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, ... adlı işverenin davacının çalışmasının niteliği ile ilgili beyanlarını almak, davacının sigorta sicil numarasının kurumun hangi ünitesince verildiği ve hangi yılın ve ayın serilerinden olduğunu sormak, gerektiğinde sigortalı işe giriş bildirgesindeki imzanın davacıya ait olup olmadığını belirlemek amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırmak, tanık beyanları arasındaki çelişkiyi gidermek ve davacının işe giriş ve çıkış sürelerini net belirlemek ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/10 maddeleri gereğince ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 09/04/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.