Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7529 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 2103 - Esas Yıl 2006





Mahkemesi : Manisa İş MahkemesiTarih : 30.11.2005No : 942-1474 Davacı, kurum işleminin iptaliyle, 21.3.2004 tarihi itibariyle yaşlılık aylığına hak kazandığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalının tüm temyiz itirazlarının reddine.2-Dava, davacının askerlik borçlanma bedelini 18 günlük bir gecikme ile yatırması sonucu Kurumca yapılan iptal işleminin ortadan kaldırılması istemine yönelik olup sonuçta dava mahkemece red edilmiştir.Oysa, dava konusu istem, temelde Anayasal sosyal güvenlik hakkının kullanılmasına ilişkindir. Anayasal temel sosyal güvenlik haklarının kullanım ve yararlanılmasında ise, kişilerin sosyal, kişisel ve ekonomik durumlarından kaynaklanan makul ve kabul edilebilir kimi gecikme ve yanılgıların gözönünde tutulması ve kişilerin telafisi imkansız veya çok zor elde edilen sosyal güvenlik haklarından yoksun bırakılmamaları gerekir. Dava konusu olayda, davacı sigortalının 18 gün gibi fazla sayılamayacak ve makul ölçüler içerisinde kalan bir gecikme ile askerlik borçlanma bedelinin tamamını ödediği anlaşılmaktadır. Öte yandan, sosyal güvenlik Kurumlarının da Anayasal görevlerini yerine getirirken, sigortalılara karşı olabildiğince yasal haklarını hatırlatması ve bu durumlarını izlemesi zorunlu görev olarak ortaya çıkar. Kurumun, 12.10.1999 tarihinde borçlanma bedelini kabul ettiği ve uyuşmazlık çıkarttığı 14.07.2004 tarihine kadar borçlanma karşılığını kullandığı görülmektedir. Kapsamına aldığı kişilerin sosyal güvenliklerini yerine getirmesi yönünden görev verilen bir sosyal güvenlik kuruluşunun bu davranışı Medeni Kanun’un 2. maddesinde ifadesini bulan objektif iyi niyet kurallarıyla bağdaşmaz. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın davanın kabulü yerine reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 06.07.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.