Mahkemesi : Trabzon İş MahkemesiTarih : 30.12.2005No : 504/283Davacı 1.4.2003-1.7.2005 tarihleri arası döneme ait ödenmemiş olan aylıkların ödeme tarihi olan 1.7.2005 tarihine kadar hesaplanan faiz alacağının tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava, davacının yaşlılık aylıklarının geç ödenmesi sebebiyle birikmiş faiz alacağının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiştir. Borçlar Kanunu’nun 113.maddesi uyarınca gayrimenkul rehni, kıymetli evrak ve konkordatoya ilişkin özel hükümler dışında, asıl borç ifa ile veya başka bir suretle sona erdiği takdirde kural olarak kefalet, rehin ve diğer fer’i haklarda sona erer. Fer’i haklar borç ilişkisinin içerdiği alacak hakkının bir kısmı, bir parçası değildir. Asıl borca bağlı, asıl borç mevcut ve geçerli olduğu sürece geçerlidir ve asıl alacak ile birlikte doğar, varlığını sürdürür, onunla birlikte sona erer.Kural bu olmakla beraber, Borçlar Kanunu işlemiş faizin devam edip etmeyeceği konusunda özel bir hüküm getirmiştir. Borçlar Kanunu’nun 113/2.maddesi hükmüne göre, evvelce işleyen faizleri talep hakkının saklı tutulduğu (ihtirazi kayıt) ve saklı tutulduğunun hal ve koşullardan çıkartılması kaydıyla, ödenmemiş faizlerin istenebilme hakkı ortadan kalkmamakta, asıl borç ifa veya sair bir suretle son bulmuş olsa bile borcun fer’isi olan faiz varlığını sürdürmekte ve alacaklı bunları talep edebilme hakkını yitirmemektedir.İhtirazi kayıt, alacaklının borçluya yönelttiği bir irade bildirimi ile yapılır. Bu bildirim ifadan önce ya da en geç ifanın ardından derhal yapılmalıdır. Ön koşul ileri sürülmezse ilişkin olduğu hakkın düşmüş sayılması, o haktan zımni olarak vazgeçilmiş olması esasına dayanır. İslemiş faizleri talep hakkının saklı tutulduğuna ilişkin beyanla ilgili olarak yasada bir şekil öngörülmemiştir. Asıl borç son bulduğu halde alacaklı, bu hakkını saklı tuttuğunu veya durumun koşullarından bunun anlaşılması gerektiğini kanıtladığı taktirde işlemiş faizlerle ilgili alacak hakkı son bulmayacaktır. Dosyadaki belgelerden davacıya 3201 sayılı Yasa gereği yaptığı borçlanma nazara alınarak davalı Kurumca 1.11.1997 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlandığı, ancak 31.3.1998 tarihine kadar yurt dışından kesin dönüş yapmadığının öğrenilmesi üzerine 16.9.2003 tarihinde yaşlılık aylığının başlangıçtan itibaren iptal edildiği, davacının açtığı dava üzerine Trabzon İş Mahkemesince davacıya 1.4.2003 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verildiği ve kararın Dairemizin 8.6.2004 tarihli kararı ile onanmak suretiyle kesinleştiği, davalı Kurumca 1.4.2003-1.7.2005 tarihleri arasında birikmiş yaşlılık aylıklarının 18.5.2005 tarihinde ödendiği anlaşılmaktadır. Mahkemece ödeme yapılmadan önce veya ödeme tarihinde davacı tarafından faiz hakkının saklı tutulup tutulmadığına ilişkin araştırma yapılıp faiz hakkının sona erip ermediği tesbit edilmeksizin istemin kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.Öte yandan kesinleşen dava dosyası içerisinde bulunan 9.12.2003 tarihli davalı kurum cevabından davacıya 16.9.2003 tarihine kadar aylık ödendiği görülmekte olup mahkemece davacıya davalı kurumca 1.4.2003-16.9.2003 tarihleri arasında ödenen aylıkların geri alınıp alınmadığı, davacının borcuna karşılık mahsup edilip edilmediği araştırılıp açıklığa kavuşturulmaksızın bu dönem aylıklar yönündende birikmiş faiz alacağına hükmedilmiş olması kabul şekli bakımından hatalı olmuştur. Yukarıda belirtilen maddi ve hukuku olgular dikkate alınmaksızın mahkemece yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 6.7.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.