Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 7329 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 8376 - Esas Yıl 2007
Mahkemesi: Üsküdar 1.İş MahkemesiTarih: 18.09.2006No: 781-642Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 11.05.2002-Nisan 2004 tarihleri arasında sürekli olarak çalıştığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Davacı 11.05.2002-Nisan 2004 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığının tesbitini talep etmiştir.Mahkemece, davalı Ü. Belediyesi aleyhine açılan davanın, husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.5393 sayılı Belediye Kanunun 14/a maddesinde Belediyenin mahalli müşterek nitelikte olmak şartıyla ağaçlandırma, park ve yeşil alanları yapacağı ve yaptıracağı belirtilmiştir. Madde metninden de anlaşılacağı üzere Belediyelerin asıl görevleri arasında yer olan ağaçlandırma, park ve yeşil alanlarla ilgili işleri bizzat kendisi yapabileceği gibi başkalarına da yaptırması mümkündür. Nitekim davalı Belediye, park ve yeşil alanların bakım ve onarım işini ihale ile 2002-2003 ve 2004 yıllarında B. İnşaat Sanayı ve Ticaret Limited şirketine vermiş 2004 yılında yapılan ihale daha sonra iptal edilmiştir.Bu durumda 4857 sayılı Yasa'nın 2.maddesi / 6 fıkrasında belirtilen bir işverenin; işyerinde yürüttüğü asıl işin bir bölümün alt işverene devri söz konusu olup asıl işveren belediye alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak alt işverenle birlikte sorumludur. Nitekim 506 sayılı Yasa'nın 87/1 maddesi geregince de aracı olan üçüncü kişi ile birlikte asıl işvereninde sorumlu olacağı bildirilmiştir.Kaldı ki; dinlenen kayıtlara geçmiş tanık anlatımlarından da davacının, aracı şirketin işleri dışında davalı Belediye emrinde de çalışmalarının bulunduğu anlaşılmaktadır.Bu durumda; davanın esasına girilerek; gerekirse aracı işvereninde dahili davalı olarak davaya katılımı sağlamak suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken; aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 01.05.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.