MAHKEMESİ :Asliye Hukuk İş MahkemesiDavacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.K A R A RDava, 09.01.2011 tarihindeki iş kazası iddiasına dayanılarak açılan maddi zararların karşılanması istemine ilişkindir,Mahkemece, davanın taraflarca hazırlanma ilkesine tabi bulunduğu, davacı vekilinin sürekli olarak mazeret dilekçesi gönderdiği, Mahkemece dosyada sorulması gereken hususların davacı vekiline sorulamadığı, bu nedenle dosyanın sürüncemede kalıp davanın aydınlanamadığı kanaatine varılmakla sübut bulmayan davanın reddine karar verilmişse de varılan bu netice hatalı olmuştur.Şöyle ki; dosya kapsamından davanın iş kazası iddiasına dayandığı, dava dilekçesinde açıklanan vakıaların ispatına yönelik delillerin 18.04.2013 tarihli dilekçe ile Mahkemeye sunulduğu anlaşılmaktadır.Bu kapsamda inceleme konusu uyuşmazlığın çözümü için öncelikle hâkimin davayı aydınlatma yükümü ile davanın dayanağını oluşturan iddiaların ispat koşulları üzerinde durulmasında fayda vardır.Bilindiği üzere, ispat yükü kural olarak davacıya düşer; yani, davacı davasını dayandırdığı olguları ispat etmelidir. Yine, kural olarak herkes iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Kendisine ispat yükü düşen taraf iddiasını ispat edemezse, kendisine ispat yükü düşmeyen diğer tarafın onun iddiasının aksini ispat etmesine gerek yoktur; o olgu ispat edilmemiş sayılır. Fakat, kendisine ispat yükü düşmeyen taraf, ispat yükü kendisinde olan diğer tarafın iddiasını ispat etmesini beklemeden, onun iddiasının aksini ispat için delil gösterebilir. İşte bu delile, karşı (mukabil) delil denir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun konuya ilişkin ve “Somutlaştırma yükü ve delillerin gösterilmesi” başlıklı 194. maddesi uyarınca:“(1)Taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırmalıdırlar. (2)Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur.”Hükmün gerekçesine göre: “Bu hükümle, somutlaştırma yükünün (194/1) delillerle ilişkisi ortaya konulmuştur. Dava açılırken ve cevap dilekçesi verilirken taraflar, dayandıkları vakıaların hangi delillerle ispat edileceğini de belirtmek zorundadırlar. Taraflarca getirilme (hazırlama) ilkesinin uygulandığı davalarda, deliller kural olarak taraflarca gösterilir; hâkim, delillere kendiliğinden başvuramaz (...., Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Ankara 2011, 22. Baskı, s.377, 378).Ancak iki hali birbirinden ayırt etmek gerekmektedir:a)Kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda; hâkim, davanın ispatı için gereken bütün delillere kendiliğinden başvurur; taraflar da duruşma bitinceye kadar delil gösterebilirler. Dava ile ilgili olguların hazırlanmasında, tarafların yanında, hakimin de görevli olmasına, kendiliğinden araştırma ilkesi denir. Bu ilke kamu düzenini ilgilendiren çekişmeli davalarda ve çekişmesiz yargı işlerinde önem gösterir. b)Taraflarca hazırlama ilkesinin uygulandığı davalarda; deliller kural olarak taraflarca gösterilir; hâkim delillere kendiliğinden başvuramaz.Fakat hâkim, bilirkişi ve keşif delillerine kendiliğinden de başvurabilir (m. 266 ve m. 288). Hâkim isticvaba da kendiliğinden karar verebilir (m. 169,1). Bundan başka hâkim, davanın her safhasında, iki tarafın iddiaları sınırı içinde olmak üzere, tarafları dinleyebilir ve gerekli olan delillerin gösterilmesini ve verilmesini emredebilir (m. 31) (....., age, s.377, 378).Bu aşamada, hâkimin davayı aydınlatma yükümünün de değerlendirilmesi gerekmektedir.Mahkemenin hüküm vermesi için, kendisine yöneltilen talebin formüle edilmesi ve ileri sürülmesi tarafların görevi ise de, bunları anlamlandırmak veya gerektiğinde açıklattırmak hâkimin görevidir. Ancak bu durum, hâkimin tarafların ileri sürmediği vakıaları ileri sürmelerine imkan vermesi veya hatırlatması anlamını taşımaz. Burada mevcut olmayanın talep edilmeyenin ortaya çıkartılması değil, talep edilenin netleştirilmesi, aydınlatılması, belirlenmesi söz konusudur.Dava malzemesinin taraflarca getirilme ilkesi, dava malzemelerinin mahkemeye kimin tarafından getirileceğiyle ilgili bir ilkedir. Buna göre, hâkim, kendiliğinden, taraflarca ileri sürülmemiş vakıaları araştıramaz, hükmüne esas alamaz. Mahkeme, sadece tarafların getirdiği vakıalara göre talep sonucunu inceleyip karar verir.Taraflarca getirilme ilkesi Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 25. maddesinde şu şekilde ifade edilmiştir: “(1) Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz. (2) Kanunda belirtilen durumlar dışında, hâkim, kendiliğinden delil toplayamaz.”Bu ilkenin bir sonucu olarak mahkeme, sadece taraflarca ileri sürülen vakıaları inceleyebilir. Buna kural olarak deliller de dahildir (m. 25/2). Ancak hâkim, keşfe ve bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verebilir. Ayrıca hâkim, olayın aydınlatılması için tarafların delil ikamesini isteyebilir, ancak tarafa belli bir delili hatırlatamaz.Taraflarca getirilme ilkesi, hâkimin soru sorma ve davayı aydınlatma ödevi (m. 31) çerçevesinde yumuşatılmıştır (....., Medeni Usul Hukuku, 2011, 11.Bası, s. 248 vd).6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hâkimin davayı aydınlatma görevi” başlıklı 31.maddesine göre, “Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu olduğu durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.”Hâkimin davayı aydınlatma ödevi olarak ifade edilen bu düzenleme ile doğru hüküm verebilmesi ve maddi gerçeğin bulunabilmesi amaçlanmıştır. Düzenlemede her ne kadar “açıklama yaptırabilir” denilmişse de, bunun, hâkimin davayı aydınlatması için bir “ödev” olduğunu kabul etmek gerekir. Çünkü davayı aydınlatma ödevi sayesinde hâkim, iddia ve savunmanın doğru ve tam olarak anlaşılmasını sağlayacak ve bu şekilde doğru olmayan bir kararın verilmesini önleyecektir (....., age, s. 248 vd).Somut olayda ise; davacı yanın dava dilekçesinde iddiasının temelini oluşturan vakıaları ve bu vakıaların ispatı için gerekli olan delilleri de Mahkemeye bildirdiği açıktır. Yani davacı yan Mahkemenin de değindiği üzere taraflarca getirilme ilkesi gereği olarak davasını dayandırdığı olayları ve bu olayların delillerini dosyaya sunmuştur. Bundan sonrası için yapılması gereken taraflarca getirilen bu delillerin toplanılması, delillerin tartışılması, ileri sürülen vakıalar ve toplanan delillere göre halen tereddütte hususlar varsa hakimin davayı aydınlatması ödevi kapsamında bunların açıklatılması ile davanın neticelendirilmesidir. Hal böyle iken davacı yanın dilekçesinde açıklayıp delillerini bildirdiği yargılama konusu olaya dair Mahkemece yapılması gereken işler tamamlanmadan yazılı gerekçe ile davanın reddi kararı doğru olmamıştır.Mahkemece, açıklanan bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Yapılması gereken iş; öncelikle davacının 09.10.2011 tarihinde geçirdiğini iddia ettiği iş kazasına ilişkin iş kazası tahkikat evrakları ile bu kaza nedeniyle Kurumca(SGK) belirlenmiş bir maluliyeti var ise buna dair evrakların Kurumdan getirtilmesi, yine davacının delil listesinde belirttiği delillerin toplanılması ile işin esasına girilerek tüm delillerin bir arada değerlendirilip davanın neticelendirilmesidir.O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 06.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.