MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, kesilen yetim aylığının yeniden bağlanmasına, kesildiği tarihten itibaren yasal faiziyle tahsiline, borçlu olmadığının tespitine, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.K A R A R1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,2-Dava, davacının ölüm aylığını iptal eden Kurum işleminin iptali ile aylığın yeniden bağlanması istemine lişkindir.Mahkemece, yazılı olduğu şekilde istemin kabulüne karar verilmiştirDavanın yasal dayanağını oluşturan ve 1.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa'nın 56. maddesinin son fıkrasında “ Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96 ncı madde hükümlerine göre geri alınır” kuralı getirilmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 02/05/2001 tarihinde boşandığı, vefat eden babasından dolayı davacıya ölüm aylığı bağlandığı, davacının boşandığı eşiyle birlikte yaşadığına yönelik olarak Kuruma ihbar yapıldığı, bu ihbar üzerine Kurum tarafından emniyet müdürlüğü aracılığıyla araştırma başlatıldığı, araştırma kapsamında davacının belirttiği adreste, davacının oturmadığı, ....isimli şahsın ikamet ettiğinin belirlendiği, öte yandan davacının boşandığı eşinin belirttiği adareste yapılan araştırmada ise, davacının boşandığı eşi ve çocuklarıyla birlikte oturduğunun tespit edildiği, bu tespit üzerine Kurumun davacıya bağlanan maaşı kestiği ve Ekim/2008-Kasım/ 2011 arası ödenen maaşları borç olarak çıkardığı, davacının 2013 yılında adres değişikliği talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır.Somut olayda, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 56.maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda, eylemi olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Emniyet müdürlüğü aracılığıyla yapılan araştırmada, davacının belirttiği adreste oturmadığı, bu adreste ... isimli başka bir şahsın ikamet ettiğinin belirlendiği, boşandığı eşinin adresinde yapılan araştırmada ise birlikte yaşadıklarının tespit edildiği görülmektedir. Dolayısıyla her iki adresinde bağlı olduğu mahalle muhtarları ve azaları tespit edip dinlenmek, yine her iki adresin bulunduğu yer itibariyle apartman yöneticileri veya komşularının belirlenip beyanlarını almak, davacının belirtiği adreste oturduğu tespit edilen şahsın bilgisine başvurmak, davacı adına kayıtlı telefon, elektrik, su, doğal gaz vs. faturalarının bulunup bulunmadığı varsa kim tarafından ödendiği araştırmak ve gerektiğinde tutanakları düzenleyen kolluk görevlilerininde beyanlarına başvurarak boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir. Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucun davanın kabulüne karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 06/04/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.