Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7248 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 8529 - Esas Yıl 2006





MAHKEMESİ: Şanlıurfa İş MahkemesiTARİHİ: 09/05/2006NUMARASI: 512-153Davacı, 18.5.2003 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tesbitiyle, fazladan ödenen primlerin iadesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Dava, sigortalılılık süresinin ve yaşlılık aylığı koşullarının tesbiti istemine ilişkindir.Davacının 12.2.1978 tarihinden itibaren aralıksız sigortalı olarak toplam 27 yıl 1 ay 19 günlük sigortalılık süresi olması gerektiğini, 25 yıllık sigortalılık süresi üzerinden yaşlılık aylığına hak kazandığını ve 2 yıl 1 ay 19 gün fark prim ödediğini ileri sürerek yasal faiziyle iadesini talep ederek dava açtığı, daha sonra istemini ıslah ederek sigortalılık süresinin tesbiti ile yaşılılık aylığı talep tarihi olan 20.4.2005 tarihi itibariyle borcunun bulunup bulunmadığının ve borcu var ise miktarının belirlenmesini istediği, mahkemece ise ıslah ile istenilen hususların yeni bir dava konusunu olu??turduğu, öncelikle davalı Kuruma başvuru yapılması, olumlu cevap alınamaması halinde dava yoluna gidilmesi gerektiği, gerekçesi ile istemi red ettiği görülmüştür. Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının 14.11.1979 tarihinden Kurum kayıtlarına intikal eden giriş bildirgesi ile 12.2.1978 tarihinden itibaren Bağ-Kur sigortalısı olduğu, vergi kaydının 17.2.1986 tarihinden oda kaydının 12.2.1978 tarihinden sicil kaydının ise 28.12.1984 tarihinden itibaren başlayarak devam ettiği, 30.3.2005 tarihli hesap cetvelinde 12.2.1978 tarihden itibaren aralıksız sigortalı kabul edilerek toplam 27 yıl 1 ay 19 gün sigortalılık süresi bulup prim borcu bulunmaz iken, 9.5.2005 tarihli hesap cetvelinde davacıya 12.2.1978-20.4.1982 tarihleri arasında ve 22.3.1985 tarihinden itibaren sigortalı kabul ederek sigortalılık süresinin 24 yıl 3 ay 16 günlük süreye indirdiği ve sigortalılık süresinin kısaltmasına karşılık borç çıkıldığı, davacının 20.4.2005 tarih ve 23156 no. ile Kurum kayıtlarına göre dilekçe ile yaşlılık aylığı talebinde bulunduğu, Kurumun 9.7.2005 tarih ve 40816 sayı ile verdiği cevapta vergi kaydının bulunmadığı dönem olan 20.4.1982-22.3.1985 tarihleri arasında 2654 sayılı Yasa gereğince sigortalı olarak kabul edilmediği, sigortalılık süresinin 25 yıldan aşağı düşmesi sebebiyle de koşulları oluşmadığından aylık isteminin kabul edilmediği anlaşılmaktadır.Dava dilekçesi ile ıslah dilekçesi arasında birbirlerine aykırı bir istem bulunmadığı gibi yeni bir talebinde bulunmadığı, her iki dilekçede de sigortalılık süresinin tesbiti istendiği gibi her ikisinde de yaşlılık aylığına yönelik istemde bulunulduğu, dava dilekçesinde aylık talebi 25 yıl üzerinden istenmiş iken, sonradan yaşlılık aylığı için başvurunun bulunduğu dikkate alınarak, bu tarih itibariyle borcun bulunup bulunmadığı tesbitinin istenmesinin farklı talep olmayıp, yaşlılık aylığ??na yönelik olduğu, kaldı ki, 1479 sayılı Yasa'nın 35. maddesi uyarınca yazılı talepte bulunulmaksızın aylık talebinde bulunulamayacağının ve talep tarihi, itibariyle koşulların oluşup oluşmadığının araştırılması gerekmesine göre ıslah dilekçesi ile talepte bulunmaya gerek olmadığı, sonuç olarak mahkemenin Kurumun uyuşmazlık çıkardığı 1982-1985 döneminde de sigortalılığın mevcut olup olmadığı yolundaki Yargıtay uygulamaları da dikkate alınarak, tescil tarihi olan 12.2.1978 tarihinden aylık talebinde bulunulduğu, 20.4.2005 tarihine kadar ki sigortalılık süresinin belirlenmesi, prim borcu yönünden ise hesap cetvellerindeki farklılıklar nazara alınarak öncelikle Kurumdan araştırma yapılması, gerektiğinde prim hesabından anlayan bilirkişi görüşüne gidilerek aylık talep tarihi itibariyle prim borcunun bulunup bulunmadığının tesbitinin gerektiği ortadadır.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 30.4.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.