Mahkemesi: Muğla 1.Asliye Hukuk İş MahkemesiTarih: 10.03.2006No: 655-79Davacı, 22.04.1982-22.03.1985 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun, aksi halde aynı süre için isteğe bağlı sigortalı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Davacı, 22.04.1982 ila 22.03.1985 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbiti ile aksine Kurum işleminin iptalini istemiştir.Mahkemece, dava konusu dönemde davacının vergi kaydının olmaması nedeniyle istemin reddine karar verilmiş ise de bu sonuç usul ve yasaya uygun değildir.Somut olayda davacının 06.11.1991 tarihli giriş bildirgesi ile 01.01.1979'dan başlayan vergi kaydına göre 20.04.1982 tarihinden geçerli olmak üzere Bağ-Kur sigortalılığının başlatıldığı ve 20.04.1982 ila 28.02.1985 dönemi için bildirilen primlerin davacı tarafından 30.06.1997 tarihinde Kuruma ödendiği hususu dosyaya ekli Kurum cevabi yazısından anlaşılmakla bu dönem primlerinin tahsil edildiği uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, davacınn Kuruma sunduğu 24.08.2005 günlü yaşlılık aylığı tahsis talep dilekçesi ekinde ibraz edilen sigortalılık belgesi formundan 01.01.1979'da başlayan vergi kaydının 25.12.1981'de sona erdiğinin anlaşılması üzerine Kurum'un 20.04.1982'den başlayan sigortalılığı iptal ederek sigorta başlangıcını 30.06.1978'den beri devam edegelen Ağaç İşleri Odası kaydı esas alınmak suretiyle 22.03.1985 tarihine almasından kaynaklanmaktadır.Gerçekten 1479 sayılı Yasa'da geçmiş Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine olanak tanıyan bir düzenleme yoktur. Ancak yukarıda açıklanan somut olayda da olduğu gibi bu halde yani uyuşmazlık konusu devrenin kurumca önce kabul edilip sonra iptal edilmesi karşısında Bağ-Kur hizmetinin tesbitinin değil Kurum işleminin iptalinin amaçlandığının kabulü gerekir. Öte yandan davanın yasal dayanağını oluşturan 1479 sayılı Yasa'nın 24.maddesinin 2654 sayılı Yasa ile değişik şeklinde bir kimsenin Bağ-Kur sigortalısı olabilmesi için vergi kaydının bulunması gerektiği açıktır. Davacının dava konusu dönemde vergide kayıtlı olmadığı için yasal olarak Bağ-Kur'lu sayılmaması doğrudur. Ancak, davacının önceden Bağ-Kur'a tescili bulunduğundan, Kurumca hiçbir araştırma yapılmaksızın davacı tarafından 4247 sayılı Af Yasasından yararlanmak üzere yapılan başvuru kabul edilmiş ve davacı zorunlu sigortalı sayılarak 30.06.1997 tarihine kadar olan prim borçları kuruma ödenmiş ve Kurum tarafından da kabul edilerek uzun süre (8 yıl) kullanılmıştır. Davacıyı kendi hatalı işlemi nedeniyle yıllarca sigortalı sayan kurumun davacıya sigortalı olduğu inancını verdikten sonra yaptığı yanlışlığın farkına vararak sigortalılık süresini indirmesi iyi niyetten uzaktır. Yargıtay HGK'nun 01.10.1997 gün 1997/10-578 Esas, 1997/758 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, davacının Sosyal Güvenlik Hukuku ilkleri ve Medeni Kanun'un 2.maddesinin uygulanmasının zorunlu bir sonucu olarak primlerin alındığı dönemde zorunlu sigortalı kabul edilmesi gerekir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 30.04.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.