MAHKEMESİ: Gökçebey Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ: 04/05/2006NUMARASI: 6-121Davacı, iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava, davacının 5.10.1994 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucunda bedence arızaya uğradığı iddiasına dayalı maddi zararının giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, SSK’ca maluliyet oranı saptanmayan ve kesin mehile rağmen hazır edilmeyen davacının Adli Tıp Kurumunca maluliyet oranının tespiti sağlanamadığından istemin reddine karar verilmiştir.Davacı, inşaat işyerinde taşıdığı kiriş demirlerinin açıktan geçen elektrik tellerine değmesi sonucu elektriğin çarpması ile beden güç kaybına uğradığını ileri sürerek bu davayı açmıştır.506 sayılı Yasa’nın 27. ve müteakip maddelerinde işverenin iş kazasını engeç iki gün içinde Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirilmekle yükümlü olduğu, haber verme kağıdındaki bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında gerekirse Kurumca soruşturma yapılabileceği ve varılan sonucun en geç üç ay içinde ilgililere yazı ile bildirileceği, ilgililerce yetkili mahkemeye başvurularak kurum kararına itiraz olunabileceği, itiraz halinde Kurum kararının ancak mahkeme kararının kesinleşmesiyle kesin hale geleceği bildirilmiştir.Öte yandan Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) öncelikle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından sigortalıya bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. Diğer yandan, sigortalıya bağlanacak gelir ve hükmedilecek tazminatın miktarını doğrudan etkilemesi nedeniyle, işçide oluşan meslekte güç kayıp oranının hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeksizin kesin olarak saptanması gerekir. 506 sayılı Yasa'nın 19. maddesinde geçici iş göremezlik hali sonunda Kuruma ait veya Kurumun sevk edeceği sağlık tesisleri sağlık kurulları tarafından verilecek raporlarda belirtilen arızalarına göre iş kazası sonucu meslekte kazanma gücünün en az %10 azalmış bulunduğu Kurumca tesbit edilen sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanacağı, 31. maddesinde Kurumun, sigortalıya bağlanacak gelirleri yapılan inceleme ve soruşturmalar sonunda ve gerekli belgelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde tesbit ederek ilgililere yazı ile bildireceği, ilgililerin bağlanan geliri bildiren yazıyı aldıktan sonra bir yıl içinde yetkili mahkemeye başvurarak Kurum kararına itirazda bulunabilecekleri, itirazın reddi hakkındaki mahkeme kararının kesinleşmesiyle Kurum kararının kesinleşmiş olacağı, 109. maddesinde de sigortalıların iş görmezlik hallerinin tesbitinde, Kurum Sağlık tesisleri sağlık kurullarınca verilecek raporlar da belirtilen hastalık ve arızaların esas tutulacağı, Kurumca verilen karara ilgililer tarafından itiraz edilmesi halinde durumun Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karar bağlanacağı bildirilmiştir. Sosyal Güvenlik Hakkı kamu düzenine ilişkin olduğundan bu hakka ilişkin davalarda kendiliğinden araştırma ilkesi uygulanır. Kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalar, daha çok tarafların dava konusu üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri davalardır. Kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda hakimin kararını(hükmünü) tarafların bildirmiş oldukları vakıalara dayandırılabilmesi için onların varlığına kanaat getirmiş olması gerekir. Taraflar arasında çekişmeli olmayan vakıaları da hakim kendiliğinden inceleme konusu yapar. Bundan başka hakim tarafların ileri sürmedikleri vakıaları da kendiliğinden araştırıp kararını bu vakıalara dayandırabilir ve davanın ispatı için bütün delillere kendiliğinden başvurabilir. Bu ilke gereğince mahkeme maluliyet oranının tespiti için özgürce uzman kişi ve kuruluşlardan görüş sormak suretiyle maddi gerçeği tesbit edip vicdani kanaatine göre karar vermelidir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının, Mahkemece sevedildiği Z. D. Hastanesi’nce verilen 5.11.1998 tarihli sağlık kurulu raporunda sol hemithoraks lateralinde ve sol kolda eski yanık skarı ve sol aksillede yanık retraksiyon ile sol omuz abduksiyonunda 30 derece kısıtlılık teşhis edildiği, aynı teşhisi içeren Z. D. Hastanesi’nce verilen 4.11.1999 tarihli sağlık kurulu raporunda ise kesin tanı ve karar için Adli Tıp Kurumuna sevkinin gerektiğinin bildirildiği, S.S.K Z, Hastahanesi'nin 26.1.2001 ve 14.10.2003 tarihli Sağlık Kurulu raporunda ise yanık sekeli tanısı konduğu, ancak SSK’nun 3.6.2004 tarihi cevabi yazısında davacının iş kazası ihbar kayıtlarında ihbar kaydına ve kaza istirahat dosyasına rastlanmadığından C-1010-9 istirahat belgesinin ve çalışır kararını içeren sağlık kurulu kararının gönderilmesinin mümkün olamadığı, maluliyet raporu düzenlenmesi için olayın iş kazası olduğuna dair SSK müfettiş raporu ile sigortalının arızasına konulan teşhisin, iş kazasına bağlı olarak istirahatli kaldığı süreleri ve çalışır kararını içeren C-2020-9 istirahat belgesi ve sağlık kurulu raporu grafi ve dayanaklarının gerektiği, bu belgeler için ise sigortalının kazadan sonra ilk başvurduğu sağlık kuruluşunca düzenlenmiş muayene ve müşahade belgeleri, hekim epikriz ve gözlem kağıtlarının gerektiğinin bildirildiği, Zonguldak Devlet Hastanesi’nin 7.6.2005 tarihli yazısında davacının 6.10.1994 tarih ve 10447 protokol no ile Hariciye servisine yatırıldığı, ancak Hastane arşivinde sadece son 5 yıla ait evraklar muhafaza edildiğinden yatış dosyası ve diğer tedavi evraklarının mevcut olmadığının bildirilmesi üzerine davacının maluliyet oranının tespiti için Adli Tıp Kurumuna bizzat Mahkemece sevkedilmesi için hazır edilmesi konusunda davacı vekiline kesin mehil verilmiş, ancak davacı hazır edilmediğinden ve maluliyet oranı saptanamadığından davanın reddine karar verilmiştir.Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle zararlandırıcı olayın işkazası niteliğinde olup olmadığının tesbiti ön sorundur. İş kazasının tesbiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Sigortalar Kurumu'nun hak alanını doğrudan ilgilendirmekte olup tazminat davasında Kurum taraf değildir. Yapılacak iş; davacıya Sosyal Sigortalar Kurumu ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine iş kazasının ve maluliyet oranının tesbiti davası açması için davacıya önel vermek, tesbit davası bu dava için bekletici mesele yapılarak sonucuna göre karar vermektir.Mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu açıklanan doğrultuda araştırma yapılmaksızın sonuca gidilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 26.4.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.