Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7090 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 19750 - Esas Yıl 2006





Mahkemesi: Gaziantep 1.İş MahkemesiTarih: 21.11.2006No: 1047-264Davacı, 30.04.2003 tarihinden itibaren malülen emeklilik maaşına hak kazandığının tesbiyle karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Davacı, Bağ-Kur’dan maluliyet aylığı almaya hak kazandığının tesbitini istemiştir. Mahkemece Bozma kararı üzerine yapılan araştırma sonrasında davanın reddine karar verilmiş ise de, bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.1479 sayılı yasanın 2654 sayılı yasa ile değişik 24.maddesine göre, bir kimsenin, zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olması için a) Kendi adına ve hesabına bağımsız çalışması b) Ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde gelir vergi mükellefi olması ve esnaf ve sanatkar siciline kayıtlı bulunması veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı olması gerekmektedir. 1479 Sayılı Yasa’nın 29. maddesi uyarınca maluliyet aylığına hak kazanmak için ise, öncelikle, kaza tarihinde zorunlu Bağ-kur sigortalısı olmak gerekir.Somut olayda, davacının, su tesisatçılığından vergi kaydı nedeniyle 4.10.2000 tarihi itibariyle zorunlu Bağ-kur sigortalısı olarak tescil edildiği, 13.5.2003 tarihli işi bırakma formunda, vergi kaydının 27.4.2003 tarihinde sona erdiği bildirildiği için bu tarih itibariyle sigortalılığına son verildiği, davacının bu dönemde oda veya esnaf sicil kaydının bulunmadığı, maluliyetini gerektiren iş kazasının ise 29.4.2003 tarihinde gerçekleşmesi nedeniyle davalı Kurumun, kaza tarihinde davacı, zorunlu Bağ-kur sigortalısı olmadığından maluliyet aylığı talebini reddettiği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Mahkemece, 13.5.2003 tarihli işi bırakma formundaki imzanın davacıya ait olmadığı yaptırılan imza incelemesi sonucu belirlenmiştir. Öte yandan 1479 sayılı yasanın 2654 sayılı yasa ile değişik 24.maddesine göre, bir kimsenin, zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olması için kendi adına ve hesabına bağımsız çalışması koşuldur. Bozma ilamı doğrultusunda yapılan araştırmada davacının kaza tarihi olan 27.4.2003 tarihinde halen bağımsız ticari faaliyet olarak su tesisatçılığı işini yürütmekte olduğu ve kazanın su tesisatı döşerken elindeki borunun yüksek gerilim hattına çarpması sonucunda gerçekleştiği 29.4.2003 ve 30.4.2003 tarihli Emniyet Müdürlüğü tutanaklarından da anlaşılmaktadır. Kaldı ki, 13.5.2003 tarihli işi bırakma formu kaza tarihinden sonra Kuruma verilmiş ve davacının kaza tarihinden sonra da 1.9.2003-30.4.2003 tarihleri arasında 9 defa Kuruma prim ödemeleri mevcuttur. Diğer bir anlatımla kaza tarihinde kendi adına ve hesabına bağımsız çalışması bulunan davacı zorunlu Bağ-kur sigortalısıdır. Ancak 10.7.2003 tarihli Gaziantep Devlet Hastanesinin Özürlüler için sağlık Kurulu Raporunda iş göremezlik oranı % 80 olarak saptanmış ise de, Bağ-kur’un itirazı göz önünde bulundurularak işgücü kaybının 2/3 oranında olup olmadığının tespiti için, 28.06.1976 gün ve 6/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nda da belirtildiği üzere, 1479 Sayılı Yasa’nın 56. maddesi delaletiyle 506 Sayılı Yasa’nın 109. maddesindeki prosedür doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması gerekir. 506 Sayılı Yasa’nın 109. maddesindeki prosedüre göre, S.S.Kurumu Sağlık Kurullarından verilen raporlara itiraz halinde sorunun S.S.Yüksek Sağlık Kurumuna intikali zorunludur. Ancak bu kuruldan verilen raporlara karşı herhangi bir itiraz olduğunda ise Adli Tıp Kurumu veya Tıp Fakültesi konseylerinden rapor alarak sonucu gidilir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 26.4.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.