MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal gerektirici nedenlere göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,2-Dava zararlandırıcı sigorta olayı sonucu %6.3 oranında meslekte kazanma gücünü kaybeden sigortalının maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece maddi tazminat ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde taraflarca temyiz edilmiştir. Dava, sigortalının, iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle uğramış olduğu zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Kusurun aidiyeti ve oranı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, tazminatın belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.Tazminatın saptanmasında ise; zarar ve tazminata doğrudan etkili olan işçinin net geliri, bakiye ömrü, iş görebilirlik çağı, iş görmezlik ve karşılık kusur oranları, Sosyal Sigortalar tarafından bağlanan peşin sermaye değeri gibi tüm verilerin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde öncelikle belirlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Öte yandan tazminat miktarının, işçinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluştuğu yönü ise söz götürmez. Başka bir anlatımla, işçinin günlük net geliri tespit edilerek bilinen dönemdeki kazancı mevcut veriler nazara alınarak iskontolama ve artırma işlemi yapılmadan hesaplanacağı, bilinmeyen dönemdeki kazancının ise; yıllık olarak %10 arttırılıp %10 iskontoya tabi tutulacağı, 60 yaşına kadar (aktif) dönemde, 60 yaşından sonrada bakiye ömrüne kadar (pasif) dönemde elde edeceği kazançların ortalama yöntemine başvurulmadan her yıl için ayrı ayrı hesaplanacağı, hesap raporunun Yargıtay denetimine elverişli olması gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir.Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporu gereğince yazılı maddi tazminat hüküm altına alınmış ise de, hesap raporunun hükme esas alınacak nitelikte olmadığı, davacının iş göremezliğine dayalı tüm zararının yöntemince hesaplanmadığı gibi bilirkişinin de aktüerya uzmanı olmadığı görülmektedir.Gerçekten, mahkemece alınan ve kabul edilen 21.04.2009 ve 26.04.2011 tarihli asıl ve ek raporların yukarıda açıklanan yönteme göre yapılmadığı davacının geçici iş göremezlik dönemi ile sürekli iş göremezlik dönemlerinin ayrı ayrı ve yönteme uygun olmadan hesaplanarak sonuçta da davacının tüm zararının değil sadece geçici iş göremezlik döneminin hüküm altına alındığı bu yönüyle hesap raporunun hükme esas alınacak nitelikte olmadığı açıktır.Yapılacak iş, davacının % 6.3 oranındaki iş göremezliğine ilişkin maddi zararının yukarıda açıklanan yönteme göre aktüerya uzmanı başka bir bilirkişiden rapor alarak hesaplatıp, hesaplanan toplam zararından Kurumca ödendiği anlaşılan 2.470.58-TL geçici iş göremezlik ödeneğinin indiriminden sonra oluşacak sonuç gereğince maddi tazminat yönünden karar vermekten ibarettir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmektedir. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davalıya yükletilmesine, 22/01/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.