Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6742 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 1360 - Esas Yıl 2006





MAHKEMESİ : Çorum İş MahkemesiTARİHİ: 22/11/2005NUMARASI: 2005/299Davacı, 3201 sayılı Yasa ile yurtdışı borçlanması dolayısıyla emekliliğe hak kazandığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün, davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava, nitelikçe 3201 sayılı Yasa gereğince yurtdışı çalışmalarını borçlanan davacının yaşlılık aylığı istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de bu sonuç usul ve yasaya uygun görülmemiştir.Somut olayda davacının 28.8.1984-15.9.1996 tarihleri arasında Almanya’da geçen çalışmalarını 3201 sayılı Yasa gereğince SSK’na borçlandığı, borçlandığı bu 4337 gün dışında yurtiçinde çalışmasının olmadığı, 27.1.2004 tarihinde tahsis talebinde bulunduğu, ancak 15 yıl sigortalılık süresi dolmadığından tahsis talebinin reddedildiği anlaşılmaktadır.Dava, sonuç itibariyle, davacı sigortalının 28.8.1984-15.9.1996 tarihleri arasında Almanya’da geçen ve yurda kesin dönüş sonrasında 3201 sayılı Yasadaki yönteme uygun biçimde borçlandığı yurt dışı çalışma süresi gözetilerek Almanya’da işe giriş tarihi olan 28.8.1984 tarihinin sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğinin tespitini amaçlamaktadır. Diğer bir anlatımla uyuşmazlık, ilk defa Almanya’da sigortalı bir işte çalışmaya başlayan ve 3201 sayılı borçlanma yasasından faydalanan bir T.C. vatandaşının 3201 sayılı Kanun kapsamında 506 sayılı Yasaya göre yaşlılık sigortasından yararlanmak istemesi halinde, sigortalılık başlangıcında hangi tarihin esas alınması gerekeceğine ilişkindir.3201 Sayılı Yasanın 5/son fıkrası; Türk Sosyal Güvenlik kuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayan ve borçlanma yapan Türk vatandaşlarının sigortalılık başlangıç tarihlerinin borçlarını tamamen ödedikleri tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülerek bulunacak tarih olduğunu kabul etmiştir. Buna karşın 2.11.1984 tarihinde imzalanan ve 5.12.1984 tarihli 3241 sayılı Kanunla onaylanıp 1.4.1987 tarihinde yürürlüğe giren 30 Nisan 1964 tarihli Türk Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesine Ek Sözleşmenin 29.maddesi 4.bendi ise; aynen "bir kimsenin Türk sigortasına girişten önce bir Alman Rant Sigortasına girmiş bulunması halinde; Alman Rant Sigortalarına girişi Türk Sigortalarına giriş olarak kabul edilir" kuralını sigortalılık başlangıç tarihi yönünden öngörmüştür.Şu duruma göre, karşımıza, aynı konu hakkında bir tarafta iç hukuk alanında kabul edilen bir Yasa kuralı diğer tarafta uluslararası sözleşmede yer alan farklı bir düzenleme çıkmaktadır. Anayasamızın 62. maddesinde Devletin yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarının aile birliğinin, çocuklarının eğitiminin, kültürel ihtiyaçlarının ve sosyal güvenliklerinin sağlanması ve yurda dönüşlerinde yardımcı olunması için gereken tedbirleri alacağı, 90. maddesinde ise usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmaların kanun hükmünde olduğu, bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamayacağı, usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve öngörülüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümlerinin esas alınacağı bildirilmiştir. Anayasamızın bu emredici hükümleri karşısında Türk Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesine Ek Sözleşmenin 9/4 maddesine öncelik tanınmalıdır.Bu hukuksal nedenler karşısında; sözleşme kuralına öncelik ve üstünlük tanımak zorunlu biçimde ortaya çıkmaktadır.Bu arada; kısmi aylık sistemi de kabul edilmiş, Türk vatandaşlarının Almanya'da çalışılan süreleri, yaşlılık aylığı yönünden, Türkiye'de geçmiş gibi değerlendirilmiş, ancak, aylık bağlama oranına yansıtılmamıştır. Söz konusu kural bu yönden de özellik göstermekte olup kısmi aylık bağlanmasında; Almanya'da ilk defa işe başlama tarihini Türkiye'de sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul etmiştir. Kısacası, sözleşme hükümlerinin uygulanması ilkesi hem sosyal güvenlik alanında ortaya çıkabilecek kimi adaletsiz ve olumsuz durumları ortadan kaldırmak aynı zamanda sosyal güvenlik çelişkilerini gidermek yönünden de kaçınılmazdır. (HGK’nun 21.3.2001 günlü 2001/10-232 Esas ve 2001/272 Karar sayılı ilamı)Mahkemece açıklanan hukuksal nedenler karşısında davacı sigortalının, Almanya'da ilk defa sosyal sigorta giriş tarihinin 506 sayılı Yasa'nın 108.maddesine koşut olarak Türk sosyal sigortalarına giriş tarihi olarak kabulüne karar verilmesi ve tahsis şartlarının bu doğrultuda değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 20.6.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.