Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 6714 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 4779 - Esas Yıl 2007
Mahkemesi : İstanbul 8. İş MahkemesiTarih : 14.02.2007No : 914-36 Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava, davacıların yakınları olan sigortalının deniz iş kazası sonucu öldüğü iddiasına dayalı hak sahibi davacıların maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden hak sahiplerinin yakını olan T.Ç.'ın davalı şirkete ait Bella adlı gemide kaptan olarak çalışırken U.-O. Limanından İ.-A. Limanına ham petrol yüklü vaziyette hareket ettikten sonra kalp kirizi geçirerek öldüğü, T.Ç. 'ın Sosyal Sigortalar Kurumundan emekli olduğu, olayın işverence SSK.'na ihbar edildiği ancak davalı Kurumca yapılan tahkikat sonucunda olayın iş kazası olmadığına karar verildiği anlaşılmaktadır.Mahkemece SSK.'ca olayın iş kazası sayılmaması nedeniyle davaya bakmaya genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğu gerekçesiyle verilen görevsizlik kararı Dairemizin 03.11.2004 tarihli kararı ile ölüm olayının işyeri olan gemide işverene ait işin görülmesi sırasında cereyan etmesi nedeniyle iş kazası ilişkin olduğundan mahkemenin görevli olduğu gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyulmak suretiyle kusur ve zararın miktarı yönünden inceleme yapılmak suretiyle davacılar yararına maddi ve manevi zarara hükmedilmiştir.854 sayılı Deniz İş Kanunu'nun 1. maddesinde bu kanunun denizlerde, göllerde ve akarsularda Türk Bayrağı'nı taşıyan ve yüz ve daha yukarı grostonilatoluk gemilerde bir hizmet akdiyle çalışan gemi adamları ve bunların işverenleri hakkında uygulanacağı, 46. maddesinde ise bu kanun kapsamına giren gemi adamlarıyla bunların işveren veya işveren vekilleri arasında bu kanundan veya hizmet akdinden doğan davalar hakkında, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun uygulanacağı bildirilmiştir. Bu açık düzenleme karşısında uyuşmazlığın iş mahkemesinin görev alanına girdiği ve iş mahkemesinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. 506 sayılı Yasa'nın II/I-a maddesinde sigortalının işyerinde bulunduğu sırasında meydana gelen ve sigortalıyı bedence veya ruhça arızaya uğratan olay iş kazası olarak kabul edilmiştir.506 sayılı Yasa'nın 27. ve takibeden maddelerinde işverenin iş kazasını en geç iki gün içinde Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirmekle yükümlü olduğu, haber verme kağıdındaki bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında gerekirse Kurum’ca soruşturma yapılabileceği ve varılan sonucun en geç üç ay içinde ilgililere yazı ile bildirileceği, ilgililerce yetkili mahkemeye başvurularak Kurum kararına itiraz olunabileceği, itiraz halinde Kurum kararının ancak mahkeme kararının kesinleşmesi ile kesin hale geleceği bildirilmiştir. Öte yandan Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) öncelikle zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası niteliğinde olup olmadığı, haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından hak sahiplerine bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin belirlenen tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay'ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. Somut olayda Sosyal Sigortalar Kurumunun olaydan haberdar edildiği ve olayın Kurumca iş kazası olarak kabul edilmediği, ne var ki; mahkemenin görevsizlik kararının bozulmasına ilişkin Dairemizin 03.11.2004 tarihli bozma kararında mahkemenin tazminat istemli bu davaya bakmaya görevli olduğu açıklamak amacıyla olayın iş kazası olduğundan sözedildiği görülmektedir. Somut olayda olayın S.S.K.'ca iş kazası sayılmaması nedeniyle davacılara gelir bağlanmadığı anlaşılmaktadır. SSK.'nın taraf olmadığı bu davada verilen kararın SSK.'yı bağlamayacağı izahtan varestedir. Bu nedenle, Kurumca hak sahiplerine gelir bağlanabilmesi için öncelikle zararlandırıcı sigorta olayının 506 sayılı Yasa'nın 23. ve devamı maddeleri gereğince iş kazası niteliğinde olup olmadığının tesbiti ön sorundur. İş kazasının tesbiti istemi işverenle birlikde S.S.K. Başkanlığının hak alanını doğrudan ilgilendirdiğinden ve tazminat davasında S.S.K. Başkanlığı taraf olmadığından ve her iki dava için izlenecek yöntem ve esas ile alınacak kıstaslar birbirinden tamamen farklı olduğundan olayın iş kazası olup olmadığına ilişkin uyuşmazlığın bu davada çözümlenebilmesi mümkün değildir. H.G.K.'nun 07.02.2007 günlü, 2007/21-69 esas, 2007/55 Karar nolu Kararıda bu yöndedir.Yapılacak iş; davacılara işveren ve hak alanını ilgilendirdiği için SSK. Başkanlığını hasım göstermek suretiyle "iş kazasının tesbiti" davası açmaları için önel vermek tesbit davasını bu dava için bekletici mesele saymak ve çıkacak sonuca göre karar vermektir.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin Dairemizin mahkemenin görevli olduğuna ilişkin bozma kararı hatalı değerlendirilmek suretiyle S.S.K. Başkanlığının taraf olmadığı bu davada Dairemiz kararında " olayın işkazası sayılmasından" söz edilmesinin S.S.K. Başkanlığını bağlamayacağı düşünülmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 18.04.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.