MAHKEMESİ : Eskişehir İş MahkemesiTARİHİ : 29/11/2007NUMARASI : 2003/967-2007/1187 Davacı,iş kazası sonucu malüliyetinden doğan ücret alacağı, ihbar ve manevi tazminatların ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi 1-HUMK'nun 427. maddesindeki parasal sınırları değiştiren 5219 sayılı yasanın 2/c maddesi ile 21.7.2004 tarihinden itibaren verilecek kararlarda 40.000.000 TL olan kesinlik sınırı 1.000.000.000 TL’ye (1.000,00-YTL) çıkarılmıştır. Diğer bir deyişle 21.7.2004 tarihinden itibaren verilen kararların temyiz edilebilmesi için hüküm altına alınan miktarın 1.000.000.000.TL (1.000,00-YTL)’yi geçmesi gerekir.HUMK’na 5236 sayılı yasanın 19.maddesi ile eklenen Ek-4.maddeye göre ise “Görev, kesin hüküm, istinaf, temyiz, Yargıtay’da duruşma, senetle ispata ve sulh mahkemelerindeki taksim davalarında muhakeme usulünün belirlenmesine ilişkin maddelerdeki parasal sınırlar; her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilân edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on milyon lirayı (10,00-YTL) aşmayan kısımları dikkate alınmaz.”20.12.2006 Gün ve 26382 sayılı Resmi Gazetede ilan edilen Maliye Bakanlığı’na ait 364 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde, 2007 yılı için belirlenen yeniden değerlendirme oranı % 7,8 olarak öngörülmüştür. Buna göre, 2007 yılında mahkemelerce verilecek kararların temyiz edilebilmesi için, temyize konu dava değerinin 1.170.00. YTL.’sini geçmesi gerekir.İnceleme konusu karar, bu tarihten sonra verilmiş ve davacı yararına 437.59 YTL ücret alacağı ve 142.80 YTL ihbar tazminatı olmak üzere toplam 580.39 YTL alacağa ilişkin hüküm kesin nitelik taşıdığından 1.6.1990 gün ve 1989/3 E. 1990/4 K. Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı da göz önünde tutularak işçilik alacaklarına yönelik davalı vekilinin temyiz dilekçesinin kararın kesinlik sınırları içinde kalması nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.2-Dava, davacının 03.10.2003 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucunda bedence arızaya uğradığı iddiasına dayalı maddi ve manevi zararının giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Davacı işyerinde metal kesme makas tezgahında kesme işi yaparken sol el 2,3. parmaklarını makasa kaptırdığını ve bedengüç kaybına uğradığını ileri sürerek bu davayı açmıştır.506 sayılı Yasa’nın 27. ve müteakip maddelerinde işverenin iş kazasını engeç iki gün içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmekle yükümlü olduğu, haber verme kağıdındaki bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında gerekirse Kurumca soruşturma yapılabileceği ve varılan sonucun en geç üç ay içinde ilgililere yazı ile bildirileceği, ilgililerce yetkili mahkemeye başvurularak kurum kararına itiraz olunabileceği, itiraz halinde Kurum kararının ancak mahkeme kararının kesinleşmesiyle kesin hale geleceği bildirilmiştir.Öte yandan Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) öncelikle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından sigortalıya bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. Diğer yandan, sigortalıya bağlanacak gelir ve hükmedilecek tazminatın miktarını doğrudan etkilemesi nedeniyle, işçide oluşan meslekte güç kayıp oranının hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeksizin kesin olarak saptanması gerekir. 506 sayılı Yasa'nın 19. maddesinde geçici iş göremezlik hali sonunda Kuruma ait veya Kurumun sevk edeceği sağlık tesisleri sağlık kurulları tarafından verilecek raporlarda belirtilen arızalarına göre iş kazası sonucu meslekte kazanma gücünün en az %10 azalmış bulunduğu Kurumca tesbit edilen sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanacağı, 31. maddesinde Kurumun, sigortalıya bağlanacak gelirleri yapılan inceleme ve soruşturmalar sonunda ve gerekli belgelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde tesbit ederek ilgililere yazı ile bildireceği, ilgililerin bağlanan geliri bildiren yazıyı aldıktan sonra bir yıl içinde yetkili mahkemeye başvurarak Kurum kararına itirazda bulunabilecekleri, itirazın reddi hakkındaki mahkeme kararının kesinleşmesiyle Kurum kararının kesinleşmiş olacağı, 109. maddesinde de sigortalıların iş görmezlik hallerinin tesbitinde, Kurum Sağlık tesisleri sağlık kurullarınca verilecek raporlar da belirtilen hastalık ve arızaların esas tutulacağı, Kurumca verilen karara ilgililer tarafından itiraz edilmesi halinde durumun Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karar bağlanacağı bildirilmiştir. Somut olayda iş kazası olduğu iddia olunan olayın Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmediği, Kurumca bu olayla ilgili tahkikat yapılmadığı söz konusu olayın 506 sayılı Yasa'nın 11. maddesi gereğince iş kazası olup olmadığının araştırılmadığı anlaşılmaktadır.Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle zararlandırıcı olayın işkazası niteliğinde olup olmadığının tesbiti ön sorundur. İş kazasının tesbiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Sigortalar Kurumu'nun hak alanını doğrudan ilgilendirmekte olup tazminat davasın da Kurum taraf değildir. Yapılacak iş; davacıya zararlandırıcı olayı Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirmek, olayın Kurumca iş kazası olarak kabul edilmemesi halinde giderek Sosyal Güvenlik Kurumu ve işveren aleyhine iş kazasının ve maluliyet oranının tesbiti davası açması için önel vermek, tesbit davasını bu dava için bekletici mesele yaparak sonucuna göre karar vermektir.Mahkemece açıklanan doğrultuda işlem yapılmaksızın, Sosyal Sigortalar Kurumunun taraf olmadığı tazminat istemli bu davada olayın iş kazası olduğunun kabulüyle sonuca gidilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 28.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.