Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6461 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 12756 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ : Çanakkale İş MahkemesiTARİHİ : 02/03/2007NUMARASI : 2003/561-2007/19 Davacı, sigortalılık başlangıç tarihinin 11.08.1965 olduğunun tesbiti ile 31.10.2001 tarihi itibariyle yaşlılık aylığına hak kazandığının tesbiti ile aksine kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava, sigorta başlangıç tarihinin 11.08.1965 olduğunun ve yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tesbitine ilişkindir.Mahkemece, Dairemiz bozma kararına uyulmasına rağmen gerekleri yerine getirilmemiştir. Davanın kabulüne karar verilmiş ise de bu sonuç eksik incelemeye dayalı olup usul ve yasaya aykırıdır.Davacıya ait 11.08.1965 tarihli işe giriş bildirgesinin davalı Kuruma süresi içerisinde verildiğine dair uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Gerçekten; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasa’sının 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Somut olaya gelince; mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır. 11.08.1965 tarihli bildirgenin verildiği işyerine ait bildirge tarihinde Kuruma verilen dönem bordroları Kurumdan araştırılmamıştır. Bozma ilamında açıkça belirtilmesine rağmen ifadesi hükme dayanak alınan işyeri tanığı olarak dinlenen R.Y.,Ö. I.’ın SSK müfettiş raporu eki belgelerde 01.05.1966 tarihinden itibaren çalışan daimi personel listesinde sürveyan olarak adı geçen kişiler olup işe giriş bildirgesinin verildiği tarihte kayıtlara geçmiş çalışan değildir.Ayrıca yaşlılık aylığı bağlanması için primlerin ödenmesi şart olduğundan bozma kararında açıkça belirtilmesine rağmen askerlik borçlanma bedelinin ödendiğine dair ödeme belgesi temin edilmeden borçlanılan sürenin yaşlılık aylığı bağlanma süresi içinde değerlendirilmesi doğru görülmemiştir.Yapılacak iş; 11.08.1965 tarihli bildirgenin verildiği işyerinden bildirge tarihinde Kuruma verilen dönem bordroları Kurumdan istenerek ,bordrolarda adı geçen çalışanları tanık olarak dinlemek bu kişiler, bulunamadığı takdirde, davalı işyerine o tarihte komşu olan işverenleri zabıta marifetiyle tesbit etmek,resen ilgili SSK il müdürlüğünden işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde bildirge tarihinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının bu kayıtları celbedilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/10. maddeleri gereğince araştırmak, Askerlik borçlanma bedelinin Kuruma ödenip ödenmediği araştırılarak belirlemek, davacının yaşlılık ayığını hak edip etmediği işinde uzman bilirkişiden denetime açık rapor alınarak sonucuna göre karar vermekten ibarettir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ve yetersiz bilirkişi raporu ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 24.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.