MAHKEMESİ: Kırklareli İş MahkemesiTARİHİ: 07/07/2006NUMARASI: 2005/165-2006/365Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 22.8.2001-4.3.2005 tarihleri arasında geçen ve kuruma eksik bildirilen sigortalı çalışmalarının tespitiyle, işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava, davacının 22.08.2001-04.03.2005 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tesbiti ile işçilik alacakları istemine ilişkindir.Mahkemece istemin işçilik alacakları yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı talebinin 22.08.2001-04.03.2005 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tesbiti ile işçilik alacakları istemine ilişkin olduğu 11.03.2005 tarihli dava dilekçesinde açıkça belli olmasına rağmen davanın sadece işçilik alacakları yönünden incelenip değerlendirilerek sonuca varılması,tesbite yönelik talebin incelenerek olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi usul ve yasaya uygun değildir.Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı yasanın 79. maddesi bu tip hizmet tesbiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Somut olayda, davacının 22.08.2001 tarihinde davalı işveren işyerinde işe girdiği, sigortalı hizmet cetveline göre işe giriş bildirgesinde belirtilen 22.08.2001 tarihinden itibaren 2001yılında 120 gün, 2002 yılında 351 gün,2003 yılında 309 gün,2004 yılında 229 gün, 2005 yılında 11 gün çalışmasının bildirildiği04.03.2005 tarihinde çıkışının bulunduğu anlaşılmaktadır.Dinlenen tanıklar bordro tanığı olup olmadığı belli olmadığı gibi çalışmanın süresi konusunda yeterli bilgi vermediklerinden beyanları hüküm vermeye yeterli değildir. Mahkemece yapılacak iş, davacının tesbitini istediği ve eksik incelemeye konu olan 2001-2005 yılları arasındaki sürelere ilişkin davalı işyerinden ücret bordrolarının getirtmek, bu belgelerdeki davacı imzaları üzerinde uzman bilirkişilerce imza incelemesi yaptırtmak; imzaların davacıya ait olduğunun tespit edildiği dönemlerde imzalı ücret bordrolarındaki süreler kadar çalışıldığını kabul etmek, imzaların davacıya ait olmadığının belirlendiği veya imzalı ücret bordrosu bulunmayan dönemler için ise işverenin kayıtlarına geçmiş tesbite konu dönemin tamamında çalışan bordro tanıkları, bulunamadığı takdirde bu dönemler için iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken, işverenler tarafından Kuruma bildirilen komşu işyerleri çalışanları veya işverenleri gibi kişilerin bilgilerine başvurmak,davacının çalışma süresi ve işçilik alacaklarını açıkça belirleyecek tüm deliller toplandıktan sonra bir arada değerlendirilip eksik bildirilen çalışmalar ve işçilik alacakları yönünde bir karar verilmekten ibarettir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve değerlendirme ile yetersiz ve soyut tanık beyanları ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 24.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.