Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 645 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 21483 - Esas Yıl 2015





Davacı, 9 yıl key ödemelerinin faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.Hükmün davacı ve davalı B.. M.. vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.K A R A R1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının tüm, davalı Hazine vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,2-Davacı, tasarrufu teşvik ve nema alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Açılan dava ile; Kamu kurumu niteliğinde olan davalılara husumet yöneltilerek kurumu belli doğrultuda (tasarruf kesintisi, kurum katkısı ve nema alacağının ödenmesine ilişkin idari işlem tesis etmeye) zorlayıcı hüküm kurulması amaçlandığına göre; talebin idari nitelik taşıdığı açıktır. Ayrıca, tasarruf kesintilerinin ilgililerin iradeleri dışında, idarenin kamu gücü kullanılarak yapıldığı, konunun kamu hukuku alanına ilişkin olduğu gözetildiğinde ve tasarruf kesintisi, kurum katkısı ve nemaların tahsili istemiyle, idareye karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, idari yargı yerinin görevli olduğuna dair Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 06.12.2010 tarih ve 2010/186-256 E-K sayılı kararı da dikkate alındığında bu tür bir uyuşmazlığın idari yargı yerinde görülmesi gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.01.2013 tarihli 2012/22-1657 Esas ve 2013/1 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir.Şu durumda davalılar hakkındaki dava, 2577 sayılı yasanın 2. maddesi uyarınca adli yargının görevi dışında kalmaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/1-b maddesinde yargı yolunun caiz olması, dava şartı olarak düzenlenmiştir. Eğer davada, yargı yolu caiz değilse; “Davanın yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle usulden reddine” karar verilmesi gerekir. Mahkemece, yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davalı Hazine vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davacıya yükletilmesine21.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.