Davacı, maluliyet oranının tespitiyle, maaş kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptaline, ödenmeyen aylıkların faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, görevsizliğine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.K A R A RDavacı, emekli maaşının, emeklilik şartlarını taşımadığı gerekçesiyle Kurum tarafından kesildiğini ve borç tahakkuk ettirildiğini belirterek, kurum işleminin iptali ile haksız kesilen emekli maaşının yeniden bağlanmasına karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, Davacı hakkında 193 sk nın 31.maddesi gereği 3.derece sakatlar için uygulanan sakatlık indiriminden faydalanabileceği gözetilerek 01/12/2011 tarihi itibarıyle yaşlılık aylığı bağlandığı, Ancak daha sonra Tekirdağ Vergi Dairesi Başkanlığının 20/03/2015 tarih 881 sayılı yazısı ile davacının vergi indiriminden faydalanmasının mümkün olmadığı davalı S.. S.. kurum başkanlığına bildirilmesi üzerine yaşlılık aylığı iptal edildiğinden, söz konusu idari işlem yönünden söz sahibi olan birim gözetilerek davaya bakma görevinin İdari Yargı olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın reddi yönünde hüküm kurulmuştur.Temyize konu uyuşmazlık, yargı yolunun belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının yaşlılık maaşının, Vergi Dairesince davacının vergi oranın %37 olduğunu bildirmesi üzerine emeklilik şartlarını taşımadığı gerekçesiyle Kurum tarafından kesilmiş ve geriye dönük borç tahakkuk ettirilmiştir.5510 sayılı kanunun uyarınca yapılan aylık kesme işlemini yapan birim Vergi Dairesi değil davalı Sosyal Güvenlik Kurumu olup aylık kesmeden kaynaklanan nizada görevli mahkeme iş mahkemeleridir. Söz konusu idari işlem yönünden söz sahibi olan birim gözetilerek uyuşmazlığın çözüm yerinin İdari Yargı olduğu yönündeki Mahkeme gerekçesinin yasal ve hukuki dayanağı bulunmamaktadır.Hal böyleyken Mahkemece, işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davacı vekilinin bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 21.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.