MAHKEMESİ : Maçka Asliye Hukuk İş MahkemesiTARİHİ : 21/05/2013NUMARASI : 2013/84-2013/163Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi .... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.K A R A R1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenler ile temyizin kapsamına göre davalı şirket vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine.2-Dava, 13.01.2007 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu vefat eden sigrtalı İbrahim'in hak sahibi anne ve babasının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.Mahkemece, maddi tazminat davalarının reddine, davacılar için ayrı ayrı 50.000,00'erTL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden;13.01.2007 tarihindeki zararlandırıcı sigorta olayı nedeniyle sigortalı İbrahimin yaşamını yitirdiği, kazanın oluşumunda %80 oranında davalı şirketin, %20 oranında ise kazalı sigortalının kusurlu olduğu, davacıların iş kazasında yaşamını yitiren sigortalının anne ve babası olduğu, Mahkemenin 25.10.2011 tarih 2007/116E.-2011/202K sayalı kararının Dairemizin 15.01.2013 gün, 2012/5173E-2013/138K. sayılı kararı ile hükmolunan manevi tazminatların az olduğu gerekçesi ile bozulduğu, anlaşılmıştır.Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile sigortalı yakınlarına verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları,tarafların sosyal ve ekonomik durumları,paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu,olayın ağırlığı,davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez ve yine 22.06.1966 gün 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de açıklandığı üzere zarar görenin müterafik kusurunun varlığı halinde bu durumun manevi tazminatın takdirinde göz önünde bulundurulması gerekir.Bu açıklamalardan olarak somut olayda, kaza tarihine, tarafların kusur dağılımına ve sosyal ekonomik durumlarına göre davacılar yararına hükmedilen 50.000,00'erTL manevi tazminat ayrı ayrı fazladır.O halde, davalı şirket vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 20.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.