MAHKEMESİ: İstanbul 2. İcra (Hukuk) MahkemesiTARİHİ: 21/02/2007NUMARASI: 2005/981-2007/345Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davacı (3.Kişi) vekili tarafından istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar vermiştir.Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. 1.Uyuşmazlık üçüncü kişinin İİK.nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan istihkak davasına ilişkindir.Dava konusu taşınır mallar 04.05.2005 tarihinde davacı 3.kişi huzurunda haczedilmiştir.Mülkiyet karinesi davacı yararınadır. Davanın 3.kişi tarafından açılması ispat külfetinin yer değiştirmesine neden olmaz..Bu yasal karine aksinin davalı alacaklı tarafından güçlü ve inandırıcı delillerle ispatı gerekmektedir.Davacı 3.kişi,işyerini ,borçlunun adresten ayrılmasından sonra boş olarak kiralayarak faaliyete başladığının ileri sürmüştür.Dosya içerisinde mevcut belgelerden borçlunun haciz adresinde faaliyette iken ,işyeri sahibi tarafından açılan davası sonucunda 09.11.2004 tarihinde tahliyesine karar verildiği ,davacının bundan sonra 23.11.2004 tarihinde işyerini kiraladığı davacı ile ve borçlu şirket ortakları arasında herhangi bir organik bağ bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı alacaklı borçlunun ,tahliyesi sonrasında aynı işyerinde faaliyetine devam ettiği yönünde herhangi bir delil ibraz edememiştir.Borçlunun tahliye kararından 4 ay önce düzenlediği bono adresinin haciz adresi olması mümkün olup, borçlu adına düzenlenmiş su faturasının haciz adresinde bulunması ,tek başına borçlunun haciz adresinde faaliyetine devam ettiğine yeterli bir kanıt niteliği taşımamaktadır.Bu durumda ,davalı alacaklı haciz adresinin dolayısı ile hacizli malların borçluya ait olduğunu kanıtlayamadığından davanın reddi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırıdır.2.Kabule göre ise.davacı yararına hükmedilen tazminatın matrahı belirlenmesinde, takip konusu alacak ile hacizli mal değerinden hangisi az ise o miktarın esas alınması gerekirken,alacak miktarı esas alınarak fazla tazminata hükmedilmesi de hatalı olmuştur.O halde davacı 3.kişinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 22.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.