Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6367 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 12936 - Esas Yıl 2007





Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davacı(Alacaklı) vekili tarafından istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi T.... Ç.... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.KARARUyuşmazlık üçüncü kişinin İİK.nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan istihkak davasına ilişkindir.Dava konusu taşınır mallar,17.11.2006 tarihinde borçluya takip ve ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste haczedilmiş olup İİK97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla davalı alacaklı yararınadır.Bu yasal karine aksinin davacı üçüncü kişi tarafından güçlü ve inandırıcı delillerle ispatı gerekmektedir.Davacı 3.kişi,işyerini ,borçlunun adresten ayrılmasından sonra boş olarak kiralayarak faaliyete başladığının ileri sürmüştür.Dosya içerisinde mevcut vergi ve ticaret sicil kayıtlarına göre borçlu haciz adresinden 20.09.2006 tarihinde ayrıldığını bildirmesinin hemen ardından, davacının 22.09.2006 tarihinde aynı adres ve aynı faaliyet konusunda iş yeri açtığı,davacı ve 3.kişinin kardeş oldukları anlaşılmaktadır. Yapılan tüm bu işler danışıklı işyeri devri niteliğinde olup alacaklının haklarını etkilemeyeceği açıktır. Bir an için işyeri devrinin danışıklı olmadığı düşünülse dahi borçlu ile davacı arasındaki ilişki ticari işletme devri niteliğinde bulunduğundan İİK'nun 44. ve Borçlar Kanunu'nun 179.maddelerinin uygulanması gerektiği açıkça ortadadır. Anılan maddelerde öngörülen koşulların yerine getirildiği iddia ve ispat edilmemiştir. Gerçekten borçlunun devri kayıtlı olduğu ticaret siciline bildirerek ilan ettiği ve mal beyanı verdiğine ilişkin dosyada hiçbir kanıt yoktur. Bu durumda, devir alacaklının haklarını etkilemeyeceği gibi, devralan davacıda B.K'nun 179.maddesi gereği işletmenin borçlarından sorumlu bulunduğundan davacı üçüncü kişinin davasının reddi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırıdır.O halde davacı alacaklının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı (Alacaklı)'ya iadesine,22.4.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.