MAHKEMESİ: Eskişehir İş MahkemesiTARİHİ: 30/12/2005NO: 935-854Davacı, iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi ve davalı vekilince duruşma talep etmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalan sigortalının tazminatının hesaplanmasında, gerçek ücretin esas alınması koşuldur. Öte yandan, gerçek ücretin ise; işçinin kıdemi ve yaptığı işin özelliği ve niteliğine göre işçiye ödenmesi gereken ücret olduğu, işyeri veya sigorta kayıtlarına geçmiş ücret olmadığı Yargıtay'ın yerleşmiş görüşlerindendir.Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin en son aldığı ücretin 210.000.000.TL olduğuna dair iddiası karşısında davalı vekili bu iddiaya itiraz etmediği gibi, 19.11.2002 havale tarihli cevap dilekçesi ile “ ...aylık 210 milyon TL kazanan bir kişiye, kaza piyango olamaz..” şeklinde beyanda bulunmuştur. Ayrıca davacının pres makinesi işçisi olduğu, pres makinesi işçisinin de asgari ücretle çalışmasının hayatın olağan akışına ve yaşam deneyimlerine uygun düşmeyeceği, bu nedenle davacının 210.000.000.TL ücret iddiası kabul edilerek bu ücret üzerinden tazminat miktarının hesaplanması gerekirken, yürürlükteki asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması usul ve yasaya aykırıdır. 2-Dava, nitelikçe sigortaca karşılanmayan zararın tazmini istemine ilişkindir. Bu nedenle mükerrer ödemeyi ve haksız zenginleşmeyi önlemek için Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından sigortalıya bağlanan gelirin karara en yakın tarihteki peşin sermaye değerinin kurumdan sorularak bildirilen miktarın karar tarihine en yakın tarihe göre hesaplanmış zarardan indirilmesi suretiyle tazminatın saptanması gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. Oysa somut olayda mahkemece 18.10.2005 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınmışsa da bu raporda davacıya bağlanan gelirin hüküm tarihinden çok önceki bir tarih olan 23.03.2003 tarihine göre bildirilen peşin sermaye değeri, zarardan indirilmek suretiyle tazminatın belirlendiği görülmektedir.3-HUMK.’nun 74. maddesi gereğince; hakim, kural olarak iki tarafın iddia ve savunmaları ile bağlı olup talepten fazlasına veya başka bir şeye hüküm veremez.Davacı, geçirmiş olduğu iş kazası nedeni 06.09.2002 tarihli dava dilekçesi ile 1.000.000.000.TL maddi tazminat talebinde bulunmuştur. Mahkemece talep aşılmak suretiyle HUMK’nun 74 maddesine aykırı olarak davacı lehine 19.548.121.512.TL maddi tazminata hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir4-Olayın oluş şekline, kusur oranlarına, % 23 maluliyet oranına, davacı F. Ö.’in duyduğu elem ve ızdırabın derecesine, tarafların sosyal ve ekonomik durumuna, 26.06.1966 gün 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın içeriğine ve öngördüğü koşulların somut olayda gerçekleşme biçimine ve hak ve nesafet kurallarına göre davacı için hükmedilen 2.000.000.000.-TL (2.000,00.-YTL) manevi tazminatın az olduğu açıkça belli olmaktadır.Yapılacak iş; hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan ücret artışları göz ününde tutularak davacının tazminatı yeniden hesaplanmak, hesaplanan miktardan, hüküm tarihine en yakın tarihte yürürlükte olan katsayı ile davacıya bağlanan gelirin peşin sermaye değeri Sosyal Sigortalar Kurumun’dan sorularak indirilmek ve kazanılmış hak ilkesini gözeterek bozmadan önce hükmedilen miktarı geçmemek HUMK.'nun 74.maddesini gözönünde tutmak, makul miktarda manevi tazminata karar vermekten ibarettir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, temyiz eden tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 12.06. 2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.