Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6296 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 6789 - Esas Yıl 2006





Mahkemesi : Sakarya İş MahkemesiTarih : 25.4.2006No : 225-302Davacı ödenmeyen tasarruf primleri ve nema alacağının davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimitarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Davacı, davalı işverene ait işyerinde Kasım 1987 -24.4.2003 tarihleri arasında hizmet aktiyle çalışmasına rağmen bu döneme ilişkin tasarruf teşvik kesintileri ile işveren katkı payının ilgili banka hesabına yatırılmadığını belirterek tasarruf teşvik primi, işveren katkı payı ve nema alacağının faiziyle davalı işveren ile davalı Kurumdan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.Mahkemece istemin kısmen kabulüyle 2.525.03.-YTL. nema alacağının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş ise de varılan sonuç doğru olmamıştırDavanın yasal dayanağı 3417 sayılı Yasa'nın 4. ve 7.maddesi ile 4853 sayılı Yasa'nın 7.maddeleridir. Yürürlükten kaldırılan 3417 sayılı Yasa'nın 4. maddesi işverenlerin işçilerin ücretlerinden yapacakları tasarruf kesintileri ile sağlayacakları işveren katkılarını tahakkuk ettirerek ücret ödemesinin yapıldığı ayı takip eden ayın sonuna kadar T.C. Ziraat Bankasında işçiler adına açtıracakları "Tasarruf Teşvik Hesabı'na" yatıracaklarını hüküm altına almış, 7. maddesi ile de işverenler tarafından Tasarrufu Teşvik Kesintileri Aylık Bildirim Formlarının zamanında Ziraat Bankasına gönderilmemesi ve kesinti ve katkı tutarlarının ödenmemesi halinde Kurumun re'sen veya ilgililerin başvurusu halinde 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun primlerin tahsiline ilişkin hükümleri uyarınca tahsil olunarak alınacak gecikme zammı ile birlikte ilgili banka hesabına yatırılacağı öngörülmüştür. Paralel düzenlemenin 4853 sayılı Yasa'nın 8.maddesinde de yapıldığı görülmektedir. 3417 sayılı Yasa'nın 7., 4853 sayılı Yasa'nın 8.maddesinde ki " resen" veya ilgililerin başvurusu halinde sözcükleri Sosyal Sigortalar Kurumu'nun tasarruf kesintilerinin sadece tahsilinde değil, işverenlerce stopaj ve katkı sistemlerinin çalıştırılıp çalıştırılmadığı ve tasarrufu teşvik hesabı açtırılıp açtırılmadığı ve kesinti ile katkı payı tutarlarının bu hesaba yatırılıp yatırılmadığı konularının denetiminde de yetkili kılındığını göstermektedir. Ancak Kurumun sorumluluğu davacının dava açmadan önce Kuruma müracaat edip kesinti ve katkı tutarlarının işverence Bankaya yatırılmadığını belirterek harekete geçmesini istemesi veya Kurumun herhangi bir şekilde işverenin kesinti ve katkı tutarlarını Bankaya yatırmadığını öğrenmesine rağmen yasal görevini yapmaması halinde söz konusu olacaktır.Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının 01.05.1998-18.10.2004 tarihleri arasında davalı Belediye'ye ait işyerinde kesintili olarak çalıştığı, 1990 yılı Ağustos ayından 2000 yılı Haziran ayına kadar 1993 yılı dışında ücretlerinden tasarrufu teşvik primi kesildiği, Ziraat Bankasında davacı adına açılan hesapta halen 1996 yılı Ekim, Kasım ve Aralık ayına ilişkin 2.84. YTL ana para, 14.58 YTL 5 taksit nema tutarının bulunduğu, davalı Kurumca davalı Belediye'nin tasarrufu teşvik kesintilerinden kaynaklanan borçları ile ilgili olarak 1993/2040 ve 5559, 1995/3326, 1997/2947, 1998/226, 2259 ve 1451, 1999/2905, 2000/1339 takip nolu dosyaları ile 6183 sayılı Yasa gereğince takibe geçildiği anlaşılmaktadır. Davada öncelikle işverenin kendiliğinden veya Kurumu'un takibiyle kısmen veya tamamen borcunu eda edip etmediği, eda etmiş ise işçinin tasarruf kesintisini veya nemasını kısmen veya tamamen alıp almadığı, davalı Kurum'un yaptığı takip sonucu işverence yapılan ödemeler içinde davacıya ilişkin bölümün bulunup bulunmadığı, var ise işçinin hesabına aktarılıp aktarılmadığı ve işçinin hesabında halen ne miktar para bulunduğu takip dosyası varsa müfettiş tutanakları ve eki belgeler getirtilerek davacının alacağı saptanmalı, Kurum kendi yükümünü yerine getirmiş ise getirdiği oranda tazmin yükümlülüğünden kurtulacağı gözetilmeli, işveren kendiliğinden veya kurumun takibiyle kısmen veya tamamen borcunu eda etmiş ise dava bu sonuçlara uygun bir şekilde çözümlenmelidir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin denetime dahi müsait olmayacak şekilde düzenlenmiş bulunan 07.11.2005 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı Belediye'ye iadesine, 10.04.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.