Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6123 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 13403 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ: Sivas İş MahkemesiTARİHİ: 04/04/2007NUMARASI: 2006/1293-2007/188 Davacı, 10.10.1996-dava tarihleri arası esnaf Bağ-Kur sigortalısı olmadığının kabulü ile sigortalılığının iptaline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,2-Dava, davacının 1990-1998 tarihleri arasındaki zorunlu SSK’ya tabi çalışmalarının geçerli kabul edilerek, şirket ortaklığından dolayı varsayılan 10.10.1996 tarihinden itibaren dava tarihine kadar ki Esnaf Bağ-Kur sigortalılığının iptali istemine ilişkindir.Mahkemece istemin reddine karar verilmiştir.Sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılığa yer verilmemiş olması nedeniyle "çakışan sigortalılık" olarak adlandırılan, bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olması hali, zorunlu sigortalılıkların çakışması halinde yasalarda yer alan düzenlemelerle önceden başlayan sigortalılığa geçerlilik tanınarak, isteğe bağlı sigortalılık ile zorunlu sigortalılığın çakışması halinde ise zorunlu sigortalılığa değer verilerek "çakışan sigortalılık" sorunu çözüme kavuşturulmalıdır.1479 sayılı Yasa’nın 22.2.2006 gün ve 5458 sayılı Yasa’nın 13.maddesi ile değişik 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren Ek 19.maddesinde bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde, 5 yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalıların bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinde ödenmemesi halinde daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödemesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibariyle sigortalılığı durdurulur. Prim borcunun ait olduğu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez. Ancak, sigortalı veya hak sahipleri daha sonra sigortalının en son bulunduğu basamağın başvuru tarihindeki değeri üzerinden hesaplanacak borç tutarlarını tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Bu madde kapsamına giren sigortalılar hakkında zaman aşımının kesilmesi ve zaman aşımının işlememesi ile ilgili olarak 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 103 üncü maddesinin 1.fıkrasının (6),(8) ve (10) numaralı bentleri hariç diğer hükümleri ile aynı Kanunun 104 üncü maddesi hükümlerinin uygulanacağı, yine 5458 sayılı Yasa’nın 14.maddesi ile eklenen ve 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 26.maddesine göre bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde 31.3.2005 tarihi itibariyle beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalılar ve hak sahiplerinden bu sürelere ilişkin prim borçlarını yeniden yapılandırma talebinde bulunmayanlar veya yeniden yapılandırma talebinde bulundukları halde yapılandırma haklarını kaybedenler hakkında ek 19.madde hükmünün uygulanacağı bildirilmiştir. Kanunların geriye yürümesi konusunda mevzuatımızda genel bir düzenleme bulunmamaktadır. İlke olarak her yasa yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurmaya başlar. Bunun doğal sonucu da yasaların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilemeyeceği, başka bir anlatımla geriye yürümeyeceklerdir. Ancak devam eden uyuşmazlıklarda, tamamlanmamış hukuki durumlara yeni yasa veya düzenleyici kural “derhal yürürlüğe girme” niteliği nedeniyle uygulanacak ve hukuki sonuçlarını doğuracaktır. Bu gibi durumlarda kanunların geriye yürümesi değil ani etkisi söz konusudur. Sosyal güvenlik hukukunun ilgi alanı kamusal olup otoritesi kamu düzenini ilgilendirmektedir. Bu nedenle sosyal güvenlik hukuku ile ilgili yasalar yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurur. Bu açıklamalar karşısında 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasanın değişik Ek 19.maddesi ile Geçici 26.maddesinin tamamlanmamış hukuki durumlara uygulanacağının kabulü gerekir. Somut olayda;davacının 01.01.1983 tarihinden itibaren 25.03.1990 tarihine kadar Esnaf Bağ-kur sigortalısı olduğu,08.05.1998 tarihinde SSK’lı çalışmasının sona ermesi nedeniyle yeniden girişinin yapıldığı,ilk prim ödemesinin 29.11.1985,son prim ödemesinin ise 31.07.2000 tarihinde yapıldığı,davacının 10.10.1996 tarihindeki şirket ortaklığı devam ettiğinden ve borcu bulunduğundan dolayı hizmetlerinin SSK’ya bildirilmediği,26.03.1990-31.12.1991 ve 01.01.1992-07.05.1998 tarihleri arasında zorunlu SSK’lı çalışmalarının bulunduğu anlaşılmaktadır.Yapılacak iş;davacının Bağ-Kur’a son prim ödemesinin 31.07.2000 tarihinde yapıldığı dikkate alınarak, dava tarihine kadar olan dönemde hiç prim ödemesi bulunmadığından davacının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunup bulunmadığı tespit edilerek, borcu var ise primlerin tam olarak karşıladığı ay sonu itibariyle zorunlu Bağ-Kur sigortalılığını durdurmak ve prim borcunun ait olduğu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmeyerek, sigortalılığın durdurulduğu tarihten sonraki 506 sayılı Yasa'ya tabi zorunlu sigortalılığa geçerlik tanımak, beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcunun olmadığının anlaşılması halinde ise zorunlu Bağ-Kur sigortalılığını geçerli saymaktan ibarettir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 17.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.