Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5844 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 21343 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ: Bursa 1. İş MahkemesiTARİHİ: 24/07/2007NUMARASI: 2000/694-2007/875 Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi, davalılardan G. A.Ş. vekilince duruşma talep edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davalıların aşağıdaki bentlerin dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,2-Dava, davacıların yakınlarının iş kazası sonucu ölümü nedeniyle maddi ve manevi zararların??n giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacıların yakınları olan A.B.'ın davalı şirketin yapımını ihale ile üstlendiği T.C. G. K. B. D. K. K. Nın dış ülkelere askeri yardım kapsamında A. D. H. Okulu ve Pasha Limanı Tersanesi Onarım işinde çalışmak üzere Türkiye'den Arnavutluğa gönderildiği, ancak Arnavutluk mevzuatı yabancı şirketlerin o ülkede iş yapmalarına cevap vermediğinden davalı şirketin Arnavutlukta bir konsorsiyum (işortaklığı) oluşturarak bu şirket vasıtasıyla yüklendiği işin yapımını gerçekleştirdiği, davalı şirketin bu nedenle Arnavutluğa götürdüğü işçileri Sosyal Güvenlik Kurumuna topluluk sigortası yaptıramadığı, A. B. 'ın Arnavutluk'ta inşaat işyerinde kalıpçı ustası olarak çalışırken 21.06.1999 tarihinde elindeki demir çubuğu kolon kalıbının içine daldırmak isterken demir çubuğun inşaatın yakınından geçen havai hat kablosuna temas ederek elektrik çarpması sonucu öldüğü, olayın Sosyal Güvenlik Kurumunca iş kazası olarak kabul edilmemesi nedeniyle davacıların Sosyal Güvenlik Kurumu ve davalı şirket aleyhine açtığı iş kazasının tespiti davasında Bursa 3. İş Mahkemesince olayın iş kazası olduğunun tespitine dair verilen kararın Dairemizce yabancı ülkeye götürülüp çalıştırılan ve yabancı ülkenin mevzuatı izin vermediğinden o ülke mevzuatına göre kurulan şirket adına iş yapılması nedeniyle topluluk sigortası kapsamına alınamayan işçilerin hangi sebeple olursa olsun sosyal güvenlik sistemi dışında bırakılmaları düşünülemeyeceği gerekçesiyle olayın 506 sayılı Yasa'nın 11. maddesi kapsamında iş kazası sayılması gerektiği gerekçesiyle onanmak suretiyle kesinleştiği anlaşılmaktadır. 4857 sayılı Yasa'nın 7. maddesinde işverenin devir sırasında yazılı rızasını almak suretiyle bir işçiyi; holding bünyesi içinde veya aynı ??irketler topluluğuna bağlı başka bir işyerinde veya yapmakta olduğu işe benzer işlerde çalıştırılması koşuluyla başka bir işverene iş görme edimini yerine getirmek üzere geçici olarak devrettiğinde geçici iş ilişkisinin gerçekleşmiş olacağı, bu halde iş sözleşmesi devam etmekle beraber, işçinin bu sözleşmeye göre üstlendiği işin görülmesini, iş sözleşmesine geçici iş ilişkisi kurulun işverene karşı yerine getirmekle yükümlü olduğu, işverenin, ücreti ödeme yükümlülüğünün devam edeceği, geçici iş ilişkisi kurulan işverenin, işçinin kendisinde çalıştığı sürede ödenmeyen ücretinden, işçiyi gözetme borcundan ve sosyal sigorta primlerinden işveren ile birlikte sorumlu olacağı bildirilmiştir. Bu açık hüküm karşısında işçisi olan A.B.'ı ortağı olduğu G. A. C., C. And T. C. Şirketine geçici olarak devreden davalı şirketin iş kazası sonucunda ölümü nedeniyle hak sahibi olan davacıların uğradıkları maddi ve manevi zarardan sorumlu olduğunun kabulü gerekir.Dava nitelikçe Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Bu nedenle, haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için kurum tarafından hak sahiplerine bağlanan gelirin Peşin Sermaye değerinin belirlenen tazminattan düşürülmesi gerektiği Yargıtay'ın oturmuş yerleşmiş, görüşlerindendir. Bu bakımdan, davanın niteliği gözönünde tutularak öncelikle hak sahiplerine Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından iş kazası nedeniyle gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılması, gelir bağlanmış ise, bildirilen miktarın, tazminattan düşülmesi, gelir bağlanmamış ise bu yön, hak sahibinin tazminat hakkını doğrudan etkileyeceğinden hak sahibine; gelir bağlanması için Sosyal Güvenlik Kurumuna başvurmaları ve giderek dava açmaları için önel verilmesinde yasal zorunluluk olduğu açıktır.Somut olayda Bursa 3. İş Mahkemesinin 2004/902 Esas nolu dosyasında görülen Sosyal Güvenlik Kurumununda taraf olduğu davada Dairemizce onanmak suretiyle kesinleşen 01.11.2004 tarihli kararla olayın 506 sayılı Yasa'nın 11. maddesi kapsamında iş kazası olduğu hususu kesinleşmesine rağmen Sosyal Güvenlik Kurumu'nun 08.12.2006 tarihli yazısından davacılara ölüm sigortası kolundan ölüm geliri bağlandığı ancak hak sahibi davacılara kesinleşen bu karara rağmen iş kazası sigorta kolundan gelir bağlanmayacağının açıkça bildirilmek suretiyle uyuşmazlık çıkarıldığı görülmektedir. Yapılacak iş; hak sahibi olan davacılara Sosyal Güvenlik Kurumunu hasım göstermek suretiyle iş kazası sigorta kolundan gelir bağlanması için tespit davası açmak üzere önel vermek, açılacak davayı bekletici mesele yapmak ve çıkacak sonuca göre karar vermektir.Mahkemece davacılara Sosyal Güvenlik Kurumunca bağlanacak gelirin hüküm tarihine en yakın tarihteki peşin sermaye değeri gerçek zarardan tenzil edilerek karşılanmayan zarar miktarı tespit edilerek talepte gözetilerek hüküm kurulması gerekirken bu yön gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması isabetsiz olmuştur.3-Davalı T.Sigorta A.Ş. davalı şirketin yapımını üstlendiği inşaat işinin risk sigortası olup poliçenin tetkikinden şahıs başına 10,500 Amerikan Doları maddi (bedeni) zararı sigorta etmiştir. Sigorta şirketinin sorumluluğu haksız eylemden değil davalı şirketle yaptığı sözleşmeden kaynaklandığından, sigortanın zarar görene ödemekle yükümlü olduğu para tutarına temerrüde düştüğü tarihten itibaren faiz yürütüleceğinden ve dava açılması ile temerrüde düştüğünden davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu maddi tazminata ek dava tarihi olan 26.02.2007 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken ölüm tarihinden itibaren faiz yürütülmüş olması ayrıca poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere yalnızca maddi tazminattan sorumlu olduğu halde bakiye ilam harcının, davacı yararına hükmedilen mahkeme masrafları ile avukatlık ücretinin tümünden sorumlu tutulmuş olması da hatalı olmuştur. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalıların maddi tazminatın hesabına ilişkin temyiz nedenlerinin incelenmesine şimdilik yer olmadığına ,temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 15.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.