Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5672 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 11273 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ: Eyüp 1. İş MahkemesiTARİHİ: 03/04/2007NUMARASI: 2004/1167-2007/214 Davacı, davalı işveren nezdinde 15.09.2000-1.7.2004 tarihleri arası çalıştığının tespiti ile işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün davalılardan kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildiDava, davacının 15.9.2000 tarihinde davalı işyerinde çalışmaya başladığı halde çalışmaların 1.7.2001 tarihinden itibaren bildirilmesi nedeniyle Kuruma bildirilmeyen hizmetlerinin tesbiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulü ile davacının davalı işyerinde 15.9.2000-1.4.2001 tarihleri arasında 195 gün ve 1.4.2001-30.4.2001 tarihleri arasında 90 gün çalıştığının tespitine karar verilmiştir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı yasanın 79. maddesi bu tip hizmet tesbiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Dosyadaki kayıt ve belgelerden, işyerinin 20.7.2000 tarihinde 506 sayılı Yasa kapsamına alındığı, uyuşmazlık dönemine ait Kurum’a verilen dönem bordrolarının getirtildiği bordrolarda bu dönemde çalışan 9 kişinin bulunduğu, davacının dinlettiği bordro tanığının Dairemizin 2007/11272 Esas sayısında kayıtlı aynı işyeri hakkında aynı mahkemede açılan hizmet tespiti davasının davacısı olduğu, işyeri ücret bordrolarının imzasız olduğu, davacının davalı işyerinde 1.7.2000 tarihinden 2004 yılı 5.ayı arasında geçen çalışmalarının Kuruma tam olarak bildirildiği anlaşılmaktadır. Somut olayda dinlenen bordro tanığının uyuşmazlık döneminde tam çalışmasının bulunmadığı, komşu işyerleri tanıklarının ise resmi kayıtlarının getirtilmediği , uyuşmazlık döneminde çalışması bulunan davalı bordro tanıklarının da çalışmayı doğrulmadıkları halde mahkemece davacı tanıklarının davacı ile aynı dönemi kapsayan çalışmış kişilerden olup olmadıkları araştırılmadan beyanlarına değer verilerek sonuca gidilmiştir.Mahkemece yapılacak iş; davalı işyerinden Kuruma verilen 2001/3.ve 2002/1. ve 2. dönem bordrolarında uyuşmazlık döneminde davacı ile aynı sürelerde çalışması bulunan bordro tanıklarını dinlemek, beyanlarının yeterli olmaması halinde dinlenen komşu işyeri tanıklarının kayıtları getirtilerek bu tanıkların uyuşmazlık döneminde davacı ile aynı sürelerde çalışmalarının bulunup bulunmadığını denetlemek, kayıtlarının bulunmaması halinde davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek komşu işyerlerinde benzer işi yapan işlerle uğraşan işverenler veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlar tesbit edilip beyanlarına başvurarak tüm delilleri birlikte değerlendirip sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davalı kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.4.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.