Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5663 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 11169 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ: Gaziantep 1. İş MahkemesiTARİHİ: 01/05/2007NUMARASI: 2006/907-2007/271 Davacı, 14.03.1986-01.04.1986 ve 10.12.1986-01.12.1994 tarihleri arasındaki Bağ-Kur sigortalılığının tespitiyle, 01.12.2003 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandığına karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava, davacının 14.3.1986-1.4.1986 ve 10.12.1986-1.12.1994 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa’ya tabi Bağ-Kur sigortalısı olduğunun ve 1.12.2003 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece davacının 14.3.1986-1.4.1986 ve 10.12.1986-1.12.1994 tarihleri arasında isteğe bağlı Bağ-kur sigortalısı olduğunun kabulüne ve 18.11.2003 tahsis talep tarihi itibariyle 27 yıl 4 ay 10 gün hizmeti bulunduğundan 1479 sayılı Yasa’nın 35. maddesine göre 1.12.2003 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmiştir.01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren, 1479 sayılı Yasa'nın 24. maddesi ilk şekliyle, sigortalılığın oluşumu için, kendi ad ve hesabına bağımsız çalışma olgusunun gerçekleşmesi yanında, ayrıca, kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu da aramıştır. Bu kuruluşlara kayıt tarihi ise, sigortalılığın başlangıcı yönünden, yasal karine kabul edilmiştir. 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı Yasa, Bağ-Kur’lu olabilme yönünden, söz konusu 24. maddenin öngördüğü meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu kaldırmış, sadece yasanın temel ilkesi olan kendi ad ve hesabına çalışma koşulunun gerçekleşmesi durumunda, sigortalılığın oluşacağını yeterli görmüştür. Buna karşın, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa bağımsız çalışanların sigortalı olabilmeleri yönünden vergi yükümlülüğünü öngörmüş, vergiden muaf olanların da kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olmaları durumunda yine sigortalı sayılacaklarını kabul etmiştir. Nihayet, uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan 22.03.1985 yürürlük tarihli 3165 sayılı Yasa, sigortalılığa karine yönünden vergi kaydının, bu kaydın bulunmaması veya vergiden muaf olunması halinde, esnaf ve sanatkar sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kayıtlarının esas alınacağını belirlemiştir.Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının 28.2.1979 tarihli başvurusu üzerine oda kaydı esas alınarak 20.7.1976 tarihinde 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı olarak kayıt ve tescilinin yapıldığı, Kurumun 17.2.2004 tarihli işlemi ile davacının G. T. Konfeksiyoncular ve Giyim Sanatkarları Odası’ndaki kaydının başka bir kişinin ismi silinerek yerine davacının adının yazıldığı gerekçesiyle geçersiz olduğu kabul edilerek sigorta başlangıcının vergi kaydının esas alınarak 20.4.1982 tarihine çekilmesi üzerine davacının dava açarak 20.07.1976 tarihinden beri 1479 sayılı Yasa'ya tabi sigortalı olduğunun tespitini istediği, Gaziantep İş Mahkemesinin 2004/231 Esas nolu dosyasında görülen dava sonucu mahkemece davacının 20.07.1976-20.04.1982 tarihleri arasında isteğe bağlı sigortalı olduğunun tespitine karar verildiği, verilen kararın 10. Hukuk Dairesinin 27.01.2005 tarihli kararı ile onanmak suretiyle kesinleştiği, davacının 18.08.1998 tarihinden beri devam eden esnaf sicil kaydının, 27.07.1976 tarihinden beri devam eden oda kaydının, 01.01.1982-14.03.1986,01.04.1986-10.12.1986,01.12.1994-31.12.1998,05.03.1999-30.10.2001 ve 12.08.2003 ve devamı şeklinde vergi kaydının bulunduğu, vergi kayıtlarına göre 20.4.1982-14.3.1986, 1.4.1986-10.12.1986 tarihleri arasında ve 1.12.1994 tarihinden beri devam eder şekilde sigortalı olarak kabul edildiği, 29.3.2005 tarihli hesap ekstresine göre davacının 14.4.1992-13.11.2003 tarihleri arasında düzenli olmayan prim ödemelerinin bulunduğu ve 1992 ile 1997 affından yararlandığı 3.826,00 YTL prim borcu bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı oda, sicil ve vergi kaydının bulunmadığı 14.03.1986-01.12.1994 tarihleri arasında sigortalılık şartlarını taşımadığından bu dönemde sigortalı olarak kabul edilmesi mümkün değilse de; eğer davalı kurum geçmişe yönelik (uyuşmazlık konusu dönemi de kapsar şekilde) prim tahsil etmiş ve uzun süre bu primleri kullanmış ise, daha sonra davacının sigortalılığının iptal edilmesi Medeni Kanun’un 2. maddesinde ifadesini bulan objektif iyi niyet kurallarıyla bağdaşmayacağından, davacının 1992 ve 1997 yılı aflarından yararlanmak suretiyle yaptığı prim ödemelerinin ihtalaf konusu bu dönemleri kapsaması halinde davacının bu dönemlerde zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olduğunun kabulü gerekir. Ne var ki dosyadaki belgelerden davacının yaptığı ödemelerin bu dönemlerin primlerini karşılayıp karşılamadığı anlaşılmadığı gibi Mahkemece de bu yönde bir araştırma yapılmamıştır.Öte yandan davacı dava dilekçesinde yaşlılık aylığı bağlanmasını da talep etmiş mahkemece 29.3.2005 tarihli hesap ekstresinde görülen 3.826 YTl prim borcu araştırılmadan davacının tam veya kısmı aylık koşulları açısından prim borcu bulunup bulunmadığı sorulmadan aylık isteminin kabulüne karar verilmiştir.Kamu düzenine ilişkin bu tür davalarda resen araştırma yapılması gerekeceğinden yapılacak iş; davacının 1992 ve 1997 yılı affından yararlanarak yaptığı ödemelerin ihtilaf konusu dönemin primlerini karşılayıp karşılamadığını Kurumdan sormak, gerekirse bu konuda bilirkişi incelemesi yaptırmak davacının yaşlılık aylığı koşullarının araştırılarak bu kapsamda davacı tarafından yapılan prim ödemelerinin tam veya kısmi aylık bağlanmasına yeterli olup olmadığının Kurumdan sorularak prim borcunun bulunması halinde yeniden dava açılmasına sebebiyet vermemek için davacıya prim borcunu yatırması için süre verilerek çıkaçak sonuca göre karar vermektir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davalı Kurum’un bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.4.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.