Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5661 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 19786 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ: Afyonkarahisar İş MahkemesiTARİHİ: 29/06/2007NUMARASI: 2006/1091-2007/488 Davacı, 31.3.1989-14.3.1990, 22.4.1990-31.3.1993, 15.4.1993-30.9.2004 tarihleri arası tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine, 5458 sayılı Yasa'dan yararlandırılmasına ve yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalının tüm davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava davacının 31.3.1989-14.3.1990, 22.4.1990-31.3.1993 ve 15.4.1993-30.9.2004 tarihleri arasında tarım Bağ-kur sigortalısı olduğunun, 31.5.2006 tarihli tahsis talebine göre yaşlılık aylığı bağlanmasının ve 5458 sayılı Yasa'dan yararlanması gerektiğinin tespitiyle aksi yöndeki davalı Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davacının 31.3.1989-14.3.1990, 22.4.1990-31.3.1993 ve 15.4.1993-30.9.2004 tarihleri arasında tarım Bağ-kur sigortalısı olduğunun ve 5458 sayılı Yasa'dan yararlanması gerektiğinin tespitine, prim borcu nedeniyle yaşlılık aylığı isteminin reddine karar verilmiştir. Gerçekten Tarım Bağ-Kur sigortası kapsamında kesintisiz tarımsal faaliyetin bulunduğunun anlaşıldığı hallerde, 506 sayılı yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmaların 2926 sayılı yasa kapsamındaki sigortalılığı tümden sona erdirmeyeceği, 2926 sayılı yasanın 36 ve 10.maddesindeki şartlarında gerçekleşmesi halinde 506 sayılı yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmalar dışında kalan süreler bakımından Tarım Bağ-Kur sigortalısı olunduğunun kabulünün gerekeceği Dairemizin giderek Yargıtay'ın yerleşmiş görüşlerindendir. Somut olayda davacının 6.3.1987 tarihli giriş bildirgesiyle muhtar beyanı esas alınarak 1.4.1987 tarihinden itibaren 2926 sayılı yasa kapsamında sigortalı olarak resen kayıt ve tescil edildiği ve SSK 'na tabi çalışma nedeniyle Kurumca yapılan terkin ve yeniden sigortalılık işlemlerine göre davacının 1.4.1987-19.3.1989, 31.3.1989-14.3.1990, 22.4.1990-31.3.1993, 15.4.1993-30.3.2007 tarihleri arasında sigortalı kabul edildiği, davacının 18.2.1981 tarihinden itibaren kooperatif kaydının 31.7.2001 tarihinden itibaren ziraat odası kaydının bulunduğu, 1995,1997,1998,1999,2000,2001,2002,2003,2004 yıllarında tevkifat suretiyle prim kesintilerinin yapıldığı, tarım arazisinin bulunduğu, Kurumun 8.3.2007 tarihli yazısına göre 5458 sayılı yasadan yararlanarak yaptığı prim ödemelerine göre 18,00 YTL. prim borcunun bulunduğunun bildirildiği, davacının 506 sayılı Yasa'ya tabi 20.3.1989-30.3.1989, tarihleri arsında 10 gün, 15.3.1990¬21.4.1990 tarihleri arasında 6 gün ve 1.4.1993-14.4.1993 tarihleri arasında 14 gün zorunlu sigortalı çalışmalarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca da davacının uyuşmazlık dönmelerinde 2926 sayılı Yasa'nın 10 maddesi kapsamında tarımsal faaliyeti kanıtlandığından bu dönemleri yönünden isteminin kabulüne karar verilmesi yerindedir. Ne var ki davacı dava dilekçesinde yaşlılık aylığı bağlanmasını da talep etmiş mahkemece bu talebinin prim borcu bulunduğundan reddine karar verilmiş olması isabetsiz olmuştur. Kamu düzenine ilişkin olan bu tür davalarda mahkemece re'sen araştırma yapılması gerekeceğinden davacının yaşlılık aylığı koşullarının araştırılması giderek davacı tarafından yapılan tüm pr!m ödemeleri ve tevkifat suretiyle kesilen primlerin 1.4.1986-31.5.2005 tarihleri arasında uyuşmazlık dönemini kapsayıp kapsamadığını daha açık bir anlatımla SSK'na tabi sigortalı süreler dışında kalan süreler için prim borcu olup olmadığını araştırmak varsa yeniden dava açılmasına yer vermemek için davacı ya prim borcunu yatırması için önel vermek ve çıkacak sonuca göre karar vermek gerekir. Öte yandan tam aylığa hak kazanılmadığı durumda koşulları varsa kısmı yaşlılık aylığı bağlanabileceği 1479 sayılı yasanın 35. maddesi son fıkrasının amir hükmü olduğundan bu hükümde gözetilerek sonuca gidilmelidir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmaııdır. SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 10.4.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.