MAHKEMESİ: İstanbul 3. İş MahkemesiTARİHİ: 27/12/2006NUMARASI: 2001/1279-2006/852Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 12.8.1989-28.5.1997 tarihleri arasında çalışmış olduğunun karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalıların tüm temyiz itirazlarının reddine,2-Davacının temyizine gelince;Dava, davacının 12.08.1989-28.05.1997 tarihleri arasında davalılara ait işyerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tesbiti istemine ilişkindir.Mahkemece işe giriş bildirgesinde davacının işe giriş tarihi olarak bildirilen 1.2.1992 tarihinden önceki çalışmaların hak düşürücü süreye uğradığı gerekçesiyle reddine, davalının 1.2.1992-31.12.1993 tarihleri arasında davalı C.C.mirasçılarına ait işyerinde, 1.1.1994-31.12.1996 tarihleri arasında davalı şirkete ait işyerinde çalıştığının tespitine, 1.1.1997-28.5.1997 tarihleri arasındaki çalışmalar davalı Kuruma tam olarak bildirildiğinden bu döneme ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.506 sayılı Yasa'nın 79/8. maddesinde yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilmeyen sigortalıların çalışmalarının çalıştıkları hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilecekleri öngörülmüştür. Öte yandan davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79. maddesi bu tip hizmet tesbiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.Somut olayda; davacının 01.02.1992 tarihinde C.C.’a ait işyerinde işe girdiğine dair bildirgenin 06.02.1992 tarihinde Kuruma verildiği, 174011 ve 587518 sicil nolu işyerlerinin C. Koll.Şti. olarak E.C.ve C. C.’a, 668909 nolu işyerinin ise C. C.’a ait olduğu,davacının 668909 nolu C.C.’a ait işyerinde 01.02.1992 tarihinden itibaren 90 gün, 174011 nolu C. Koll.Şti.’ne ait işyerinde ise 15.04.1994 tarihinden itibaren 1996/3.dönemdeki 10 günlük çalışması dışında 01.06.1997 tarihine kadar çalışmasının tam bildirildiği, dosyada hizmet cetvelleri bulunan tanıklar T.K. ve T.E.nin beyanlarına göre davacının davalılara ait üç işyerinde, talep edilen tarihler arasında aralıksız olarak çalıştığı ve bu işyerlerinin aynı işverenlere ait şubeler şeklinde faaliyet gösterdiği, İstanbul 3.İş Mahkemesinin 1997/964 Esas sayılı dosyasında işçilik alacaklarına ilişkin olarak görülen davada davacının gerek kişiler gerek şirket nezdinde 12.08.1989-28.05.1997 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığının kabulüyle sonuca gidildiği ve bu kararın temyiz edilmeyerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacının aynı işverene ait işyerlerinde 12.8.1989-28.5.1997 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığı anlaşılmakla davanın hizmetin 28.5.1997 tarihinde sona ermesininden sonra 26.9.2001 tarihinde açıldığı görülmekle 506 sayılı Yasa'nın 79/8. maddesinde öngörülen 5 yıllık hak düşürücü sürenin 12.8.1989-31.1.1992 tarihleri arasındaki dönem yönünden gerçekleşmediği açık şeçiktir.Yapılacak iş; kesinleşen işçilik alacakları davasındaki hizmet süresine ilişkin tesbitin güçlü delil olduğu da dikkate alınarak, davacının aynı işverenlere ait şubeler şeklinde çalıştığı anlaşılan işyerlerinde aralıksız olarak çalıştığını göz önünde bulundurmak, kesintisiz çalışma nedeniyle davacının 01.02.1992 tarihli işe giriş bildirgesinden önceki çalışmalarının da kabulüne karar vermekten ibarettir,Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden C.Kollektif Şti. ile C.C.VS.'ye yükletilmesine, 10.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.