Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 530 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 24079 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Niğde İş MahkemesiTARİHİ : 29/02/2012NUMARASI : 2010/128-2012/18 2- E.. Ş.. Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 01/01/2007-31/12/2008 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimitarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,2-Dava, davacının 01/01/2007-31/12/2008 tarihleri arası davalı nezdinde çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, istemin reddine karar verilmiş ise de, bu sonuca eksik araştırma ve inceleme sonucu varılmıştır.Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/8. maddeleri gereği bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır.Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilmeyen sigortalılar, çalışmalarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse bu çalışmaların Kurumca dikkate alınacağı belirtilmiştir. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı, kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli, daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat edilebilirse de, çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.Dosyadaki kayıt ve belgelerden, şirket merkezinin Adana ilinde olduğu, davacı adına davalı tarafından işe giriş bildirgesinin verilmediği, herhangi bir bildirim yapılmadığı, davacı dava dilekçesinde şirket hesabına yatan paradan kendi maaşını kesip kalan miktarı yine davalı şirket hesabına bankaya yatırdığını belirttiği, talep edilen dönem içerisinde dava dışı yerden 06/07/2007 tarihli işe giriş bildirgesi ile yine 2007/1, 7 ve 8. aylarda dava dışı iki farklı işyerinden davacı adına bildirim yapıldığı, noter tarafından düzenlenen ve 11/05/2006-31/03/2008 tarihleri arası dönemde geçerli oacak şekilde, süreli özel vekaletname ile davacının davalı şirketin Niğde ili sınırları içerisindeki Sosyal Güvenlik Kurumuyla olan işlemlerini yapması için şirket tarafından vekil tayin ettiği, Bor Devlet Hastanesi çalışanları olan ve tanık olarak dinlenen şahıslar beyanlarında, davacının hastanenin bilgisayar otomasyon işlerini yapan şirket personelinden sorumlu olduğunu, işçilerin maaşlarını dağıttığını, nöbet taksimlerini yaptığını, giriş çıkış işlemlerini takip ettiğini belirtikleri anlaşılmaktadır.Somut olayda, mahkeme taraflar arasında vekalet ilişkisi bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, vekalet ilişkisi sınırlı olup, sadece davalı şirketin Kurum ve vergi dairesi ile olan işlemlerini takip etmek üzere verilmiştir. Uyuşmazlık konusu dönemde davacıya ücretin ne şekilde ödendiği, davacının davalı şirketten talimat alıp almadığı hususları araştırılmadan sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.Yapılacak iş; uyuşmazlık konusu dönemi kapsayacak şekilde şirketin merkezinin bulunduğu yerden verilen dönem bordrolarını istemek, bordro tanıklarını resen tespit edip dinleyerek davacının şirketten talimat alıp almadığını belirlemek, bu dönemde davacının ücretinin ne şekilde ödendiğini tespit etmek, ayrıca dava dilekçesinde belirtilen davacının şirket hesabına yatan paradan kendi maaşını kesip kalan miktarı yine davalı şirket hesabına bankaya yatırdığı hususunu araştırmak ve davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 19/01/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.